'Mülteci' baş tacımız... Ama!
Mülteciler meselesi kökten halledilmeyince, başımızda musibet eksik olmayacaktır. Üç gündür Kayseri'deki hâdise tartışılıyor. Bir Suriyeli bir Suriyelinin yedi yaşındaki çocuğuna... Hem de akrabası. Aman Allah'ım! Dilim ne söylemeye, kalemim ne yazmaya varıyor.
Halk ayaklanıyor. O Suriyeli, bu Türkiyeli, demiyor, "insan"a sahip çıkıyor. Ne yazık ki, kitle ölçüsüz; yakıp yıkıyor.
Önceki gece de Antalya-Serik'te mültecilere karşı tavır konuyor, iş yerleri, araçlar yakılıyor.
Önce devleti idare edenler bu yakıp yıkmayı bir düşünmeli!
İnsanların öfkesi elbette bir minik yavruya reva görülen muamelenin dozunu ancak karşılayabilecek bir öfke seliyle saldırmanın çok daha ötesinde... "Mülteci"nin el üstünde tutulması, içimize yerleştirilmesi, daha ötesi, her türlü imtiyazın tanınması, eşitlik sıralamasında ön sıranın verilmesi, insanları ister istemez çileden çıkarıyor.
Kitle psikolojisini tahlil edemeyenler, ideolojilerinin esiri olanlar, her zaman, istenmeyen hâdiselere hazır olsunlar.
Türkiye'nin dört bir yanında mülteci var. Olacak şey mi
Mülteciler dört bir yanda barındırılıyorsa, bunun bir manası olmalı
Mülteci çok fazla... Onun için dağıtıldı. Bir yerde de birkaç yerde de toplansa, birkaç milyonu bulacaktır, sayı yerli halktan daha fazla olacaktır. Yerli halk yarı aç yarı tokken, mülteciler ise kendilerine tanınan imkânlarla günlerini gün edecekler. İnsanlar birbirlerine eğreti bakacakları için, böyle birleştirme hoş görülmez. İster istemez, illere, yetmez ilçelere, yetmez beldelere, yetmez köylere dağıtacaklardır. Bu aynı zamanda şu demektir: Kalın buralarda... Etrafa alışın. Yerliden farkınız olmasın.
"Yukarıdakiler" kendilerince mülteciyi dağıtarak "görünmez" göstermek istiyorlar. Ama her yerde belirginler. Her cemiyette olduğu gibi içlerinde iyileri de var, kötüleri de...
İşte yazının girişişinde verdik. Bir kötü çıktı, iğrençlik yaptı.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 16 milyon nüfuslu İstanbul'da 2,5 milyon mülteciden bahsediyor:
"2,5 milyona yakın mülteci var İstanbul'da. Bir anda. Yani 10 senelik faturadan bahsediyoruz. 10 senede 2,5 milyon ne demek biliyor musunuz 16 milyon resmî nüfusun neredeyse yüzde 17-18'i demek. Böyle bir artış olamaz. Doğru değil. Mülteciye de haksızlık, İstanbulluya da haksızlık."
Saray'ın talimatıyla İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi'ni hemen harekete geçirdi. Göç İdaresi'nin resmî rakamlarına göre; bugün itibarıyla İstanbul'da 530 bin 612 geçici korumalı Suriyeli, 3 bin 252 uluslararası korumalı yabancı, 553 bin 153 ikamet izniyle kalan yabancı olmak üzere, toplamda yabancı 1 milyon 87 bin 17 imiş. Ekrem İmamoğlu'nun bahsettiği rakamın yarısından daha az gösteriliyor.
Ankara'dakiler böyle teferruatlı rakam vererek sınırlamaya gittilerse bilin ki, rahatsız edici bir rakamla karşı karşıyayız.
Düzenli göçmen-düzensiz göçmek ayırımına gidiliyor. Bizdekiler genel adlandırmayla "göçmen" ama, asıl adlandırmayla "mülteci"...
Göçmen, göçene denir. Önceki adlandırması "muhacir". Kelime Arapça. "hicret eden" demek. "Tehcîr" de aynı kökten gelir. "Hicret"e zorlananlar desek yeridir. Hâlâ bu adlandırma kullanılır. "Mülteci"