Kin üzerine 'din' inşası

Osmanlı için yanıp tutuşan, Mustafa Kemal'i ima ederek "soysuz" diyen, "dönme" diyen frensiz Şevki'nin kitabı varmış. Yeni gördüm. Her satırı heyecan ve heyelan; yıkıp geçiyor. En Müslüman o ve gibileri! Rastgele seçiyorum... Mücessem kin satırları:

"Camileri tek parti döneminde İsmet İnönü gelip bizzat eliyle kapatmadı; Onun başında bulunduğu siyasi otorite, bizim evlatlarımızdan oluşan silahlı kuvvetlere kanunsuz emir vererek kapattırdı. Hem de namaz kılan askerlerimiz de camilerimizi ahır haline getirdiler. İsmet İnönü ve diğer despot idareciler emrediyor, köleler de bu kanunsuz emirleri yerine getiriyorlardı. Âlimlerin boynuna ip takıp onları şehirde dolaştıran askerlerde namaz kılıyorlardı. O asker, 'Emir dinleyeceğim, dinlemezsem günaha girerim' zannıyla kendi kardeşlerine, kendi halkına, kendi mabetlerine masonların emriyle saldırdı. Bu saldırılarla amirlerinin emirlerine uyarak Allah'a asi olduğunu bilmiyordu. İşte bu cehalet bizi bu hale getirdi."

Kalıplaşmış donuk zihniyetler, İslâmı kendilerine göre yorumlarlar.

Keskin kılıç kınına zarardır. Geçmişte de İslâmın asıl ne olduğunu bilmeyenlerin cahil halkı ateşlemeleriyle nice hâdiseler yaşandı. Nice insan hayatını yitirdi.

31 Mart'a çok az kaldı. Mahallî seçimi kastetmiyorum. 31 Mart Vak'ası'nı hatırlatıyorum. 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) günü yönetime karşı başlatılan isyan, mahiyet değiştirmiş, o dönemin deyişiyle softalar sokağa dökülmüş, sayıları belirlenemeyen insan hayatını yitirmişti. Bu hâdise o dönemin yayın organlarında "irticaî hareket" olarak geçer. "İrtica" ve "mürteci", sonra Cumhuriyet döneminde sık kullanılacak, özellikle komutanların dilinden düşmeyecekti. 28 Şubat 1997'de örtülü darbeyle "irtica"ya karşı mücadele, bu mücadeleyi yürüttüklerini sananların beklediklerinin tersine, "mürteciler"in hayat bulduğu bir zemine kaydı. Bugünkü hâlimiz ortada.

Resimli Kitap dergisinin Mart 1912'de çıkan 38. sayısından "İçtimaî Hâdiseler" başlıklı yazıdan aktaracağım satırlar bugünü hatırlatıyor. Yazanın imzası R. N. olarak geçiyor. Yazar muhtemelen Raif Necdet (Kestelli) (1881-1937). Metin ağır ama özü anlaşılıyor. Okuyoruz:

"Bu zavallı vatanın öteden beri irsî bir hastalığı, bir marazı vardır ki, hayat-bahş-ı ıslahat ve teceddüdâta ne zaman teşebbüs olunsa derhâl nükseder. Otuz bir Mart fâcia-i irticaiyesini tanzîr eden bu içtimaî hâdiseler yine membaını, kuvvetini girdab-ı tezvîr ve mefsedetten alan kesif bir cehl ve taassubun nâgihan feveran etmesinden husûle gelmiştir.

Bu kadar saf bir cehl ve taassuptan bu kadar iğrenç, bu kadar zelilâne bir surette istifade etmek; vatana, terakkîye, hakikate bu kadar alçakçasına zulmeylemek için insan her hâlde bütün vüsat-i manasıyla bir hain olmalıdır.