Fenerbahçe ve Galatasaray, acaba, Suudî Arabistan'da değil de Türkiye'de karşılaşsalardı, Mustafa Kemal Atatürk bu derece öne çıkar mıydı Sanmıyorum. Çıksaydı, "Biz 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene!' ve 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sloganları eşliğinde Atatürk'ün posterleriyle sahaya çıkacağız." diye önceden duyururlardı. Hesapta bunlar yoktu.
Maçın, kendilerince tam şeriatın uygulandığını düşündükleri Suudî Arabistan'da yapılması kararlaştırılınca, kendilerinin ne kadar çağdaş ne kadar Atatürkçü olduklarını göstermek için, olmadık tavırlar sergilediler.
"Şeriat"tan ne anlıyorlar ki, Mustafa Kemal Atatürk'ü, hiç olmayacak yerde öne çıkarıyorlar! Ders kime Suudîlere mi "Çağdaş Türkiye'den köhne Arabistan'a geldik. Onlar gibi değil; kendimiz gibi olacağız, çağdaşlığımızı göstereceğiz!" mi demek istediler
Hadi bizimkiler "çağdaşlıklarını" göstermekte olmayacak tavırlara girdiler... Suudîlere ne oluyor da "İstiklâl Marşı söyleyemezsin... 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene', 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' sloganları atamazsınız, pankart açamazsınız!" diyebiliyorlar!
Suudîler Vahhabî'dir. Vahhabî olunca, Türklere karşı belli bir mesafeleri de var, demektir. Çünkü Vahhabî liderleri II. Mahmud zamanında yakalanıp İstanbul'a gönderilmişler ve burada, idam edilmişlerdir.
Bir de "Kutsal Emanetler" meselesi var. Topkapı Sarayı'nda sergilenen "Kutsal Emanetler" Arabistan'da iç sızısıdır. Arada "Emanetler bizim, verin!" derler. Lozan Antlaşması görüşmeleri sırasında da söz konusu olmuş ama alamamışlardı.
Ta Yavuz Sultan Selim döneminden beri kutsal emanetler İstanbul'a taşınagelmiştir En son 1917'de, "Çöl Kaplanı" lakabıyla anılan Hicaz Kuvve-i Seferiye Kumandanı Fahreddin Paşa, kalan emanetleri de yağmalanmaması için İstanbul'a göndermiştir.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, Twitter (X)'da "1916 yılında Türk Fahri Paşa'nın Medine'deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz" diye yazacak kadar küstahlaşmıştı.
Küstah bakanın "Türk" vurgusuna dikkatinizi çekerim.
Suudîler, tavırlarının Türkiye'de doğuracağı aksülameli hiç hesap etmeden bir "Kıf eyyühe'l-Etrâk!" çektiler!
"Futbol"un Millî Mücadele'mizdeki yerini biliyor musunuz
Daha önce Kûtü'l-Amâre'de Türklere esir düşen ve 2,5 yıl esaretimizde kalan İngiliz Avam Kamarası üyesi General Townshend Adana'ya gelmiş, Mustafa Kemal'le görüşmek istediğini Ankara'ya bildirmişti. Mustafa Kemal İngiliz Komutana, "Sen Konya'ya gel, ben de oraya geleceğim." dedi. Mustafa Kemal'in maksadı, Batı Cephesi Karargâhı'na yapacağı ziyareti dikkatlerden kaçırmak için Yunanlıların pek güvendikleri İngilizlerin komutanını kullanmaktı. Bu buluşmayı pek önemsemiş gibi gösterip etrafa yaymıştı.
Yunanlıları Ege Denizi ötesine sürecek Büyük Taarruz planlamasının bir kamuflaj ayağı da futboldu. Nutuk'tan aktaracağız: