Gazzeliler öldürülüyor insanlık öldürülüyor

Bayram deyince bir kutlamadan bahseder, sevincimizi paylaşırız. Bugün acılı bayrama giriyoruz, sevincimizi paylaşamıyoruz.

Siyonistler Gazze'de, Batı Şeria'da "Müslümanlar"a demiyorum, "insanlar"a saldırıyorlar, gördükleri her canlı varlığı yok ediyorlar.

Biz insanlar üzerinden konuşuyoruz ama atılan her bomba, sıkılan her kurşun, bütün canlıları hedef alıyor. Kedisi, köpeği, böceği, ineği, öküzü, atı, devesi, tavuğu, horozu, kuşu... Bütün hayvanların dünyada bir yeri, bir faydası vardır.

Siyonistlerin saldırıları "Müslüman" kimliğini aşmış, "insan" kimliğini yok etmeye dönüşmüştür.

Dünyada insanlar, "insan" olduklarını neden hatırlamıyorlar Hatırlasalar dahi neden etkili olamıyorlar Kendi yönetimlerini insanlık düşmanı Siyonistlere "Durun!" demeleri için neden yönlendiremiyorlar

Bu soruların cevaplarının verilememesi, aynı zamanda Siyonistlerin yeryüzündeki hegemonyasını gösterir. 2 bin yılı aşkın sürede yeryüzünde öyle bir ağ kurmuşlar ki, hiçbir surette bu ağ parçalanamıyor.

Kendileri katliama uğradılar. Diri diri yakıldılar, zehirlendiler. Yerlerinden edildiler. Bunlar bizim başıma neden geldi ve biz başımıza gelenlerden ders almayıp neden Filistin'de insanıinsanlığı yok ediyoruz, diye düşünmüyorlar

Siyonistler, Filistin'de hiçbir surette "devlet" olarak var olamayacaklarını bilmeleri gerekir.

Filistinlileri de Yahudileri de yaşadıkları yerlerde tanıdım. İki tarafta halk mazlum. Derin tefekkürle birbirleriyle bağ kurabiliyorlar. Araya "kipalılar" ve "sarıklılar" girince irtibat kesiliveriyor.

İnsanlığı kurtarmak için mutlaka bir yol bulunmalıdır.

Filistin, Müslümanlar için de Yahudiler için de Hristiyanlar içinde "kutsal". Kutsalın üzerine tek devlet konabilir mi

Yakın zamanda Roger Garaudy'in "İsrail Sorunu-Siyasî Siyonizm" kitabından bahsettim. Garaudy, kitabının sonuç bölümünde şu tespitlerde bulunuyor:

"İsrail Siyonist devleti, dikildiği Filistin'de ne tarihî, ne Tevrat'a dayalı dînî, ne de hukukî açıdan hiçbir meşruiyete sahip değildir. Ahlâkî açıdan da meşruluğu söz konusu olamaz, çünkü (ırkçılık, yayılmacılık ve devlet terörünü esas alan) gerek içerdeki, gerekse dışardaki davranışı, onu diğer devletlere benzer ve hatta o devletlerin en kötüleri arasındaki bir devlet olarak karşımıza çıkarıyor. (...)