Ekrem'i attık içeri sıradaki gelsin!
Ekrem İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayıyım, demeseydi, başına bunlar gelir miydi Sanmıyorum.
Onun hakkında elle tutulur deliller bulunsa dahi hapse atılmasına kimseyi inandıramazlar.
Kaldı ki, iddianamelerde elle tutulur bir delil görünmüyor. Tarafsız hukukçular, bunu tek tek izah ediyorlar. Hakkında dava açılması, hapse atılması mümkün değil, diyorlar.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı Türkiye'nin belediye başkanlığı olarak düşünülebilirsiniz. Sair illerimizde, ilçelerimizde yaşayanlardan fazla, o il ve ilçelerin ahalisi İstanbul'da yaşıyor. Türkiye'nin en ücra köşeleri İstanbul'a ince bir ağ ile bağlı.
"Yolsuzluk ve rüşvet" suçlamalarından Ekrem İmamoğlu'nun en yakınındaki Murat Ongun'un tutuklandığı açıklanınca, Ekrem İmamoğlu da tutuklanacaktır, dedim. Bu satırları yazarken, peş peşe tutuklandıkları haberi ekrandan aksetti. Ardından terör soruşturmasında adlî kontrolle serbest.
Önce üniversite diplomasını iptal ettirdiler. Ekrem İmamoğlu'nunkini iptal ettireceğiz, derken, 27 kişinin de diploması çöpe gitti. Diploması çöpe giden bir isim ise "Prof. Dr." sıfatında ve üniversitede bölüm başkanı!
35 yıl önce kanun müsaitken, Kıbrıs'tan kayıtlarını almışlar, İstanbul Üniversitesi'ne taşımışlar. Kandırma yok, tahrifat yok. İstanbul Üniversitesi izin vermiş. Onlar da fırsat doğmuşken nakillerini almışlar.
"Suçlu" Ekrem İmamoğlu olmasaydı, böyle bir iptal da olmayacaktı.
Diplomanın iptalinin mahkemeden döneceğini de bildikleri için (Türkiye'nin şu vaziyetinde döner mi!) başka suçlamayla üzerine gidelim dediler ve dediklerini yaptılar, halkın en hassas olduğu "yolsuzluk ve rüşvet" suçlamasıyla hapse tıktılar.
Cumhurbaşkanlığına aday olan bir kimse, geçmişine döner bir bakar. Karşımda bir "düşman" var. Beni didik didik edecektir, dikkatli olmalıyım, der. Hiçbir açık kapı bırakmaz.
Bütün iddialar gizli şahitlerden... Belki de yolsuzluklar, rüşvetler vardır. Her yerde görülecek menfilikler. Ama bunu Ekrem İmamoğlu'yla iltisaklamak mümkün mü
Önceki akşam, İstanbul-Çağlayan Adliyesi'nde sorgu devam ederken, İstanbul'da, bulunduğumuz bölgede, insanlar protesto için tencere tava çaldılar.
Tutuklamadan sonra, Ekrem İmamoğlu için, protestolar herhâlde devam edecektir.
İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzeri üniversite öğrencileri sokaklara döküldüler, gözaltına almaları var güçleriyle protesto ittiler.
Uzun zamandır, öğrencilerin çoklukla katıldığı protestolar ilk defa görülüyor. Hükûmet edenler de beklemedikleri bir vaziyete karşılaştılar, nasıl tavır alacaklarını bilemediler.
Bu gözaltılar, tutuklamalar karşılığında şiddetlenen protestolar yeni bir kavşakta olduğumuzu gösteriyor.
Ayrışmalar gittikçe keskinleşiyor. Bu ayrışma Türkiye'nin hayrına değil.
CHP, kendisini solun keskin çizgisinden uzak tutması lâzım, CHP bir grubun değil, bütün Türkiye'nin partisi olmalıdır. Özellikle Atatürk'ün partisiyiz, diyenler, kimleri öne çıkardıklarını bilmeleri gerekir.