Camilerin hâli Hani temizlik imandan gelirdi

Geçen cuma namazı hutbesinin başlığı: "Bizi Güçlü Kılan, Birlik ve Beraberliğimizdir" idi.

Hutbe konusuna girmeden önce, cuma namazının kılındığı yerlere dair söyleyeceklerim var. Daha önce de temas ettiğim mesele.

Namaz kıldığın yer temiz değilse ibadet şekilde kalır. Bu mealde sözü ben değil; camileri temiz tutmayan Diyanet yöneticileri söylüyor.

Bir örnek: "Hz. Peygamber: 'Allah temizdir, temizliği sever' (Tirmizî, Edeb, 41) buyurarak temiz olmanın önemini vurgulamıştır. 'Namazın anahtarı temizliktir.' (Ebû Dâvûd, Salât, 73) hadisiyle de temizliğin özellikle namaz için vaz geçilmez bir şart olduğunu ortaya koymuştur. İmandan alınması gereken hazzın madden ve manen temiz olmakla sıkı bir ilişkisi vardır. (...) Hz. Peygamber temizlik konusundaki tutum ve davranışlarıyla da Müslümanlara örnek olmuştur. Onun temizlikle ilgili açıklama ve uygulamalarında ruh, beden, elbise ve çevre temizliğine dair yeterli derecede örnek bulunmaktadır.)" (Abdullah Kahraman, "Temizlik (İslâmda)", https:ansiklopedi.tubitak.gov.tr ) (Prof. Dr. Abdullah Kahraman'ın, Din İşleri Yüksek Kurul Üyesi olduğunu belirteyim).

Söz ve tatbikat çelişiyor. Bu sözlere geleceğim ama önce vaziyeti belirlememiz gerekiyor.

Cuma namazı camide kılınması gerektiği için camiye gidenler çoğalır. Mahalle aralarındaki camilerde cemaat ister istemez dışarı taşar.

Dışarıda nerede namaz kılınır Caminin avlusu müsaitse, sergi serilir, üzerinde kılınır. Camilerde bir kıyıda kulübeler olur, orada sergiler bulundurulur. Cuma günleri namaz başlamadan önce bir görevli veya sevap işleyeceğini düşünen cami müdavimleri namaza gelecek sayıyı alışkanlıkla tahmin ettiği için belli alanlara sergileri yayar. Ya da sonradan gelenler, o kulübeden sergileri alırlar, namaz kılacakları yere sererler.

Avlusu olmayan, boş arsada namaz kılanlar da toz toprak, otlu, çakıllı alanlara sergi açarlar veya seccade getirenler seccadelerinde kılarlar.

Hadi cami avlusu biraz kurtarır ama, izbe, toz toprak herkesin gelip geçtiği yerlerde namaz kılınması, namazın kutsiyetiyle nasıl bağdaştırılabilir Dışarısı gürültülü. Arabalar geçiyor, insanlar geçiyor... Namaz kılarken asla olmaması geren görüntülerle karşılaşabiliyorsunuz. Kimsenin giyimine kuşamına karışamazsınız, niye buradan geçiyorsunuz, diyemezsiniz. Yerlere serilip namaz kılınan örtüleri kim nerede temizliyor Bu da bilinmiyor.

Bir başka mesele... Minik hayvanlara verilen zarar. Karıncalar, namaz kılınan alanda sıra sıra diziliyorlar. Görmesem, bilmesem yazmam. Dizini koyacaksın, birden bir karınca, bir böcek beliriveriyor.

Kar, kış, kıyamette dışarıda namaz kılınmasını hiç söylemiyorum!

Bağırta bağırta, türkü söyler gibi ezan okutmayı biliyorsunuz. Bu bağırtılara, olur olmaz salâ okumalara, çok insan itiraz etti ama "İslâm düşmanı" demeye gelen sözlerle itirazcıları ister istemez susturdunuz. İtirazların üstüne örtü çektiniz. Sanıyorsunuz ki, herkes bağırtılı ezan okumaya razı Değil. Yutkunuyorlar, içlerine atıyorlar. İçe atılanlar birike birike, bir gün, volkan olacağını hiç düşünmüyor musunuz Bir ara ezan sesi şu desibelde olacak, dendi. Kim riayet ediyor desibele Ara sokaklardaki mescitlerde ezan okunmayacaktı; ama okunuyor.