Bir 'bütün Suriye' yok! Esad da yok!
Belli kesim ısrarla Şam diktatörü Beşşar Esad'la görüşülmesini istiyor.
Önce düşünmek lâzım Beşşâr Esad ne yaptı da ailece görüştüğü Recep Tayyip Erdoğan'la karşı karşıya geldi Ya da biz ne yaptık da Beşşâr karşımıza dikildi
Aslında Türkiye'de bölücüyıkıcı hareketin liderlerini koruyan, teşvik eden, kendi kontrolündeki Bekaa ve başka bölgelerde PKK'ya talim kampları kurduran, ülkesinin tepesindeki demir yumruk Hafız Esad'ın 10 Haziran 2000 yılında ölümünden sonra oğlu Beşşâr Esad'ın geçmesi bir şanstı. Göz doktoru olan Beşşâr ihtisasını da İngiltere'de yapmıştı. Batı'yı tanıyordu. Mülâyimdi. Belki demokratik kaideleri yavaş yavaş oturtacak, halkına verdiği güvenle, muhalefete demokratik haklarını tanıyacak, hilesiz, baskısız seçimlerin yapılmasını sağlayacak, hatta muhalefete geçmeyi bile göze alacaktı.
Her şey 2011'de değişti. Dünya'da fırtınalar esiyordu. Kırılgan Suriye'de ise kasırga esti. Öyle bir yıktı ki, ülkenin kaç parça olduğunu bile belirsiz.
Beşşâr ve çevresinin etki alanı sınırlı. Suriye'nin en fazla yüzde 30'una, yüzde 40'ına hâkim. Görüntü öyle ama söz geçirebiliyor mu!
Çok geniş bir alan özellikle petrol bölgeleri PKK'nın uzantılarının elinde.
Bizim sınırlarımıza gelince; PKK uzantıları, ABD'nin tam desteği, Beşşâr'ı arkalayan İran'ın ve Rusya'nın göz yummasıyla kendi alanını belirledi. Öyle ki, 911 km'lik sınırımızda, Hakkâri'den Hatay'a kadar alanda tam hâkimiyet kurmak emelindeydi. Adım adım da ilerliyordu.
Biz de ister istemez Suriye içindeki muhalif grupları destekledik. Suriye'ye girdik.
Beşşâr, Türkiye'ye kötü gözle bakmadan, bizim toprakları işgal etti demeden önce, PKK uzantılarının ne yaptığına bakmalıydı. Petrolü bile PKK'nın adamlarından satın almak mecburiyetinde.
Suriye'deki gelişmelerin, Türkiye için büyük tehlike olduğu neden idrak edilemiyor
Hiçbir netice alınamayacağı biline biline, özellikle CHP'nin "Esad'la görüşülsün" sözünü, her defasında tekrarlaması insanı hayrete düşürüyor.
Hadi görüşülsün! Ne görüşülecek! Dün yazdık... Türkiye ülke bütünlüğümüze saygılı olsun, diyor Beşşâr. Ülke bütünlüğü mü var da saygılı olunacak! PKK, almış götürmüş. İç muhalifler bir yerleri mesken tutmuş. Kendisinin hâkim göründüğü alan ise her an patlamaya hazır.
R. T. Erdoğan, Beşşâr'a gidecek, bir kahve içelim, diyecek, öyle mi Arap kahvesi, bizim kahveden farklıdır. Acıdır. İçlerinde yaşadığım için iyi bilirim!
Merhum Deniz Baykal, CHP'nin Kemal Kılıçdaroğlu'ndan önceki genel başkanıydı. Suriye'de olanlar için şimdikilerden çok farklı konuşmuştu:
"Suriye'de ortaya çıkan iç savaş tablosunu sadece bu ülkenin iç dinamikleriyle açıklamak mümkün değil. Bu olay sadece köhnemiş bir dikta rejimine karşı demokrasi ve özgürlük isteyenlerin mücadelesi değildir. Açık bir şekilde dışarıdan düğmeye basılmıştır. Suriye rejiminin reaksiyonunun da ölçüsüz olması bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklemiştir. Suriye'de yaşananlar Türkiye'yi çok yakından ilgilendirir." (Röp.: Fikret Bila, 'TBMM Acilen Toplanmalı", Milliyet, 31 Temmuz 2012)