Yüreğin varsa Gazze'de barışı sağla

Azerbaycan-Ermenistan arasında ateşkes yapılmış, "Moskova Mutabakatıyla" resmileştirilmiş ve nihai barış anlaşması öncesi "Resmi Barış Mutabakatı" yapılmak üzere iki ülke arasında görüşmeler devam ederken, durumun olumlu ilerlediğini gören Trump, altı ay kadar önce her iki ülkeyle anlaşmaları için temaslara başlamıştır.
Zaten anlaşmaya niyetli olan ve görüşen bu iki ülkeden Azerbaycan, ABD'yle olan ilişkilerini ilerletmek ve Rusya'ya karşı da elini güçlendirmek, Ermenistan da Rusya'nın etkisini azaltıp, savunmasını batıya dayandırmak, her iki ülke de siyasi avantajın yanında ekonomik imkanlar da elde edebilme düşüncesiyle ABD'nin arabuluculuğunu olumlu karşılamış ve Beyaz Saray'da Trump'ın şovuyla "Resmi Barış Mutabakatı" taraflarca imzalanmıştır.
Nihai barış anlaşmasını gerçekleştirmek üzere başta Ermenistan'daki seçimlerin ve onu takiben anayasasında gereken değişikliklerin yapılmasını beklenmektedir.
ABD, Azerbaycan ve Ermenistan'ın bu anlaşmadan memnun oldukları açıkça bellidir. Bu sevinçle iki muhatap ülke, Trump'ın son derece arzu ettiği Nobel Barış Ödülünü alması için onu müştereken aday göstermeye karar vermişlerdir.
Rusya-Ukrayna savaşını da sonlandırmaya soyunan Trump, bu konuda önce çıkar sağlama peşinde koşmuş, Ukrayna'ya baskı uygulayarak Nadir Mineraller Anlaşmasını yapmış, şimdi de Putin'le bir araya gelerek anlaşma yolları bulma çabasına girmiştir.
Azerbaycan-Ermenistan arasında, "Resmi Barış Mutabakatı"nı kendisinin başardığını iddia eden Trump, sözde bu "barış sever" durumunu fırsata çevirerek Kafkasya'ya da el atıp siyasi, askeri ve ekonomik çıkar peşine düşmüştür. Buna itiraz etmemesi için Putin'le de Rusya'nın kontrol altına aldığı Ukrayna topraklarında kalması üzerine mutabık kaldığı söylenebilir. Ancak Ukrayna'nın bu konudaki itirazları gün yüzüne çıkmış olup, durumun nasıl bir şekil alacağı şimdilik belirsizliğini korumaktadır.

Barış severlik Gazze'ye kadar
Gazze'deki soykırım, İsrail'e göz yuman ülkeleri dahi isyan ettirecek duruma gelmiştir. Her gün onlarca Filistinlinin katli devam etmektedir. Katliamlar devam ederken gönderilen yardımların Gazellilere ulaşması da engellenmekte, insanlar aç bırakılmakta, çoğu çocuk olmak üzere açlıktan ölmektedir. 07 Ekim 2023'den beri soykırıma tabi tutulan insan sayısı 62.000'e ulaşmıştır.
Bu soykırıma/insanlık suçuna, ABD'nin her konuda destek verdiği bilinen bir gerçektir. İnsanlar ABD bombalarıyla katledilmiştir. İsrail'in durdurulması için BMGK'da alınmak istenen kararlara engel olarak ABD de suça ortak olmuştur.
Dahası, Trump, Gazze'yi "Ortadoğu Rivierası "na dönüştürecek turistik bir alan yapmayı önermiş, bunun için Gazze halkından kalanların göçe tabi tutulmasını ortaya atmıştır.
İsrail de bölgenin Filistinlilerden temizlenmesini öngören bu fikre sahip çıkmış, bunun da etkisiyle Gazze'yi işgal kararı almıştır. Ordunun hazırladığı geniş kapsamlı "aşamalı saldırı planı" çerçevesinde, pek çok kez yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı mülteci kampları dahil olmak üzere "hassas bölgelerin" ve rehinelerin olabileceği yerlere kara harekâtı yapılacağı ve tüm şeridin ele geçirileceği belirtilmiştir. Bu operasyonun, 07 Ekim 2025'e kadar Gazze kentindeki tüm sivillerin zorla yerlerinden sürülerek orta kesimlerdeki mülteci kamplarına ve çevre bölgelere yönlendirilmesi, ardından kentte kalan Hamas mensuplarına karşı kara saldırıları da düzenlenerek kentin tam anlamıyla kuşatma altına alınması şeklinde gerçekleştirilmesinin planlandığı söylenmiştir.
İsrail'in asıl amacının, Filistin'in tümünü ele geçirmek ve yok etmek olduğu, Batı Şeria'ya operasyon yapmasından da açık olarak bellidir.
İsrail'in uluslararası hukuku yok saydığı, bu konuda da ABD'ye güvendiği bilinmektedir. Şimdi de bir İsrail gazetesi, Güvenlik Kabinesi toplantısında, (sanki uluslararası hukuka uyuyorlarmış gibi) "işgal" kelimesini yasal sorumluluklar nedeniyle özellikle kullanılmadığı, bunun yerine "kontrol" ifadesinin tercih edildiğini yazmıştır. Bu tercihin, "uluslararası hukuka göre işgal edilen bölgelerde sivillere karşı doğrudan sorumlulukların doğmasından kaçınmak" amacıyla yapıldığı da yazıda yer almıştır.
"Barış Sever" Trump, bu konuya hiçbir tepki göstermediği gibi" İsrail'in bileceği bir şeydir" diyerek, bundan sonra olacaklara da "yeşil ışık" yakmıştır.

Uluslararası tepkiler ve muhtemel sonuçlar