Türkiye gaz merkezi olabilir mi

Kazakistan'ın başkenti Astana'da, Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı Zirvesi'nde bir araya gelen Türkiye ve Rusya liderleri ortak bir basın toplantısı düzenlemiş, toplantıda Putin, "Türkiye'yi en büyük gaz merkezi yapma niyetimizi bildirdik" açıklamasını yapmıştır. Bu durum Türkiye tarafından da kabul görmüş ve her iki lider, Avrupa'ya yönelik uluslararası dağıtım merkezi konusunda ilgili birimlere hazırlık için gerekli talimatları vermiş ve taraflar gerekli çalışmaların başladığını açıklamıştır. Gaz merkezi Türkiye'ye ne kazandırır Rusya'dan Avrupa'ya gaz akışı, gerek Akım-1 ve 2'ye sabotaj olduğu iddia edilen arıza, gerekse Rusya'ya yaptırım uygulanması kapsamında Almanya'nın Kuzey Akım-2 hattını kapatmasıyla aksaklığa uğramıştır. Bu durum, Rusya'dan 40'dan fazla gaz ihtiyacını karşılayan Avrupa'yı enerji temini hususunda sıkıntısına sokmuş, Rusya'yı da ekonomik kayba uğratmıştır. Bu yeni gaz merkezi uygulamasıyla, akışın Türkiye üzerinden yapılmasının enerji güvenliği açısından her iki tarafa da avantaj sağlayacağı, Türkiye'nin de enerji alanında, dolayısıyla siyasi açıdan stratejik öneminin artmasına da katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Avrupa ve ABD memnun değil Ancak böyle bir uygulamanın, her gerilimde Rusya'nın gaz akışına müdahale ederek sıkıntı yaratabileceği düşüncesiyle Avrupa tarafından fazla olumlu karşılanmadığı, bu nedenle hattın değiştirilmesi yerine, alternatif kaynaklarla Rus gazına olan bağımlılığın azaltılmasının tercih edilmesi yönünde bir eğilimin olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuda Avrupa basınında, konuya şüpheyle bakan haberlerin ön plana çıktığı görülmüştür. Avrupa'nın kendi topraklarından geçen gazın kontrolünü bırakarak yeniden Rusya'ya bağımlı olmasının mantıklı olamayacağı ifade edilmektedir. Hatta Rusya'nın Avrupa'yı, Almanya'nın kapattığı, sızıntısı azalan ve tam randımanla çalışabilecek Kuzey Akım-2 hattına mecbur bırakma amacı, bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir denmektedir. Yunanistan'ın tepkisi ise, gaz akışının kontrolü, enerji güvenliği, Rusya'ya bağımlılık gibi konularla hiç alakası olmayıp, tamamen "kökten Türkiye karşıtlığına" dayanmaktadır. Türkiye'nin enerji alanında ve siyasi olarak stratejik öneminin artmasından kaynaklanan rahatsızlığını dile getirmekten çekinmemektedir. ABD'nin hedefi ise, Avrupa, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu enerji piyasasını kontrol etmek, Rusya'nın Avrupa'ya gaz satmasını kısıtlayarak hem Rusya'yı ekonomik açıdan sıkıntıya sokmak, hem de Avrupa'ya gaz satışını arttırarak mali avantaj sağlamaktır. Bu kapsamda Avrupa, gaz ihtiyacının 40'tan fazlasını Rusya'dan temin ederken, bu oran ABD'nin girişimiyle 10'a kadar düşmüş durumdadır. ABD'nin