Okul yolundaki sabiler kimin umurunda

Nasıl bir yerde çadır kurmuşlarsa atalarımız gerçekten tam "çıfıt çarşısı" arkadaş!..

Neredeyse her şey ifrat ve tefrit arasında (uçlarda) yaşanıyor.

Tarih boyunca bizim kadar çevresiyle mecburen savaşan ülke az bulunur. Bizim kadar içeride darbe yapılan ülke de. İçeride terör örgütlerinin yeşerip serpildiği, başına bela olduğu memleket de az bulunur.

Enflasyonu sürekli yaşayan kaç ülke vardır ki bizim gibi dünyada acaba Hepsi yetmemiş gibi bir de "it terörü" yaşıyoruz yıllardır.

Biz köy çocuğuyuz ve hayvan köylünün vazgeçilmezidir. Evlerimizde kedi de olur, köpek de. Atımız, eşeğimiz, ineklerimiz, kedimiz de vardı. Kedi evin bir parçasıydı ama öyle kucaklarda gezinmezdi... Kendi kalacağı yeri vardı, kendi temizliğini kendi yapardı. Evde sadece varlığını görür bilirdik...

Çocukluğumuzda ya ırmakta bütün gün boğuşmaktan ya da tütün tarlalarında çabalamaktan akşam gelip kediyi köpeği görecek hâlimiz kalmaz, zaten böyle bir heyecanımız da olmazdı. Herkes bir kenarda uyur kalır, çoğunlukla annemiz bizi sürükleye sürükleye yatağa götürürdü.

Yani şimdiki şehir gençliği gibi kedi köpeği canımızın içine sokmaz ya da kimi merhametsizler gibi gördüğümüz yerde tekmeleyip canını yakmazdık.

Birçok genç şehir hayatının hengamesinde sevgi ve nefrette de diğer olaylarda olduğu gibi ifrat ve tefrit içinde bu konuda da...

Gelelim işin başka bir boyutuna. Sosyal medyada gördüm küçük sayılabilecek bir Anadolu ilçesinin yıllık köpek maması alımı 100 tonmuş. Yazıyla yazayım yüz ton...

Ülkede büyük şehirleri saymazsak 922 ilçe varmış. 92.200 ton yapar. 15 kg'lık bu mamaların en ucuzu günümüz parasıyla 300 lira. Varın harcanan paranın miktarını siz hesaplayın...

O zaman bu konuda yaşanan sorun bu ülkede biter mi siz söyleyin Birileri için böylesi bir pazar payı varken kimin umurunda sabiler okul yolunda ya da markete gidip gelirken telef olmuş!

Ahmet H.Ç. Hiç ölmeyeceklerini mi sanıyorlarİnsan olarak çoğumuzda beşerî zaaflar var. Birine ufak bir faydamız dokunduğunu zannedince etrafımıza ballandırarak anlatıyoruz. Birinden azıcık zarar gördüğümüzü düşünsek ortalığı velveleye veriyoruz. Bu davranış ve tutumlar insanlar arasındaki samimiyeti kırıyor, iletişim bağlarını kopartıyor. Ortak hak ve menfaatleri paylaşmaktan uzaklaştırıyor. Tanışıp bilişip sayılıp sevilmeye engel oluyor. Akıl ve vicdan dengesinin kimyasını bozuyor. Bozgunculuğa, ayrışmaya ve gayrışmaya yol açıyor. Hatta birbirinin malından öte canına kastetmeye kadar götürüyor.Bu duygunun devlet boyutu, dünya kadar masum insanın ölümüne mağduriyetine sebep oluyor. İnsanlığa bu cehennemi hazırlayanlar insanların canlarını ve malını mülkünü elinden almak için havadan karadan denizden geliştirip kullandıkları silahlarla bombalarla yakıp yıkıyorlar. Kendilerinin hep dünyada kalacaklarını hiç ölmeyeceklerini sonsuz keyif süreceklerini zannediyorlar. Bilsinler ki öldürenler de ölümlere sebebiyet verenler de bir gün ölecekler.Bu katiller zümresi dünyada iken de vicdan azabı içinde kalacaklar. Bir gün gelecek çok güvendikleri maddi ve manevi güçleri ellerinden çıkacak. Yaşlanıp caniliğe kullandıkları aklî zihnî hissî melekeleri, kabiliyet yetenekleri çökecek. Dünyanın birçok yerinden rezil ve rüsva olarak kovulacaklar.Rabbim hepimizi ve bütün insanlığı böylelerinin şerrinden ırak eylesin. Sulh ve selamete çıkarsın. Güzel ahlak seciye ve meziyetlerle bezesin. Rabbim bütün canlı ve cansız varlıkların güvenliği huzur ve mutluluğu için gayrette bulunan insanlara yâr ve yardımcı olsun.