Satuk Buğra Destanı ve Dede Korkut Hikâyelerinde Hızır

Hızır İslamî dönem Türk kültürünün dini inanış şubesinde sıklıkla karşılaşılan bir unsurdur. Türklerin hayatına İslamiyet ile birlikte giren bu Hızır meselesi inanç kilimimizin farklı alanlarında kendisini gösterir. Hz. Ebu Hureyre (radıyallahu anh) anlatıyor:"Resûlullah (aleyhissalât vesselâm) buyurdular ki: "Hızır'ın Hızır diye isimlenmesi şuradan gelir. O, kupkuru beyazlamış ot destesinin üzerine oturmuştu. Deste, altında derhal yeşerdi, benzeri nakiller Hızır adının menşeinde görülür. Hızır meselesi şüphesiz en güçlü temsillerinden birini Alevi süreklerinde gösterir. Pir Sultan Abdal, Dediler ki er yatağı kandadır Dediler ki lal ü gevher sendedir Ayne'l-yakîn derler Hızır cemdedir Cemaat olmadık köyü n'eylersin mısraları ile onun ledün boyutunu anlatır. Yine başka bir yerde Eyyub'u kurtlar yedi de gülmedi Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı Hızır âb-ı hayat içti ölmedi Sorun bu dünyanın hâli nic'oldu, mısralarında ölümsüzlük ile birlikte anılan Hızır'ı zikreder. Bahattin Ögel'e göre Hızır kültünün temelleri İslamiyet'ten ziyade eski Türk inanışlarına dayanmaktadır. Eski Türk kocaları, İslamiyet ile birlikte Hızır'a dönüşmüştür. İslamiyet'ten önceki, Aksakallı, gök sakallı kocaların yerini Hızır almıştır. Görüleceği üzere, Hızır Türk kültürü dairesinde kendi yerini bulmuş bir motiftir. İşte bu motif bazı milli destan ve hikâyelerde de karşımıza çıkmaktadır. Türk kültürü dairesinde olan tüm süreçlerde de bu motifin kendisini göstermesi çok doğaldır. Bu cümleden olarak Satuk Buğra Destanı ve Dede Korkut Hikâyelerinde Hızır kendisini göstermektedir. Türk kültür dairesine dâhil olan herkesin müştereği olan bu tezahürler bizi bir aidiyet etrafından müşterekler çerçevesinde birleşetirdikçe milli varlığımız geleceğe daha güvenle gidecektir.

Satuk Buğra Destanı'nda, Satuk Buğra'nın İslam oluşu Hızır motifi ile birleşir. Bu anlatı bugün Alevi-Bektaşi kültürümüzde dâhil dînî gelenek içerisinde yer alan Hızır motifinin köklerdeki yerini görmek bakımından önemlidir. Aksakallının tavşan donunda gelmesi sonra değişim geçirip ak sakallı Hızır olması, kırk arkadaşı ile olması adeta kırklar ceminin hatırlatır mahiyette bir özellik göstererek Satuk'ın ihtidası anlatılır. "Abdülkerim Satuk Buğra Han Destanında en önemli değişim kahramanın yeni bir inanç dairesine girmesidir. Bu değişim yine olağanüstü yardımcı bir motif olan Hızır'la karşılaşması sonucunda gerçekleşir. Erken gençlik döneminde, henüz on iki yaşında iken Satuk Buğra kırk arkadaşıyla birlikte ava çıkar. Bir tavşanın peşine düşer. Arkadaşlarından uzaklaşınca kovaladığı tavşan, aniden şekil değiştirerek aksakallı bir ihtiyar suretine bürünür. Pek çok Türk anlatım türünde şekil değiştirme motifiyle kahramanların karşısına çıkan Hızır Aleyhisselam ona, "Attan ininiz" der. Daha sonra "Kâfirlerin kötü âdetlerini niçin yapıyorsunuz Sizi yaratan Tanrı'nın emirlerini neden yerine getirmiyorsunuz Peygamberin izlediği yolda yürüyünüz." şeklindeki nasihatlerle onu ikaz eder. Böylelikle Satuk Buğra Han için daha önce ruhlar âleminde vuku bulması planlanan işlerin ilk safhası gerçekleşmiş olur. (Satuk Buğra Han Destanı, s. 37; İsa Özkan, Abdülkerim Satuk Buğra Han Destanı, s. 7)" Görüleceği üzere dini geleneğin Hızır anlatısı Türklerin kültüründe olağan bir şekilde yerini almıştır. Bu bakımdan Hızır kültü bu destanda yer almasıyla yeni inancın kodlarındaki mana derinliği ve sembol dünyası hakkında da fikir edinebilmekteyiz. Miraç'ta yakılan çerağ Hızır eliyle tarihe dâhil olarak Türkleri uyandırmaktadır. Burada Alevi Bektaşi kültüründe çokça görülen Hızır, Don Değiştirme ve kırk sayısı gibi unsurları görüyoruz. Destanda Satuk Buğra'ya kelimeleri öğreten, nasihatleri veren ve kelime-i tayyibeni söyletenin Hazret-i Hızır olduğu (Satuk Buğra Han Destanı, s. 40) ifade edilir.