Nevzat Kösoğlu'yla milletkültür yahut medeniyetçi Kendözü düşünme

Kendözümüzün şüphesiz tanındığı alanlardan biri de insani ferdiyetimizin mecmua halinde yapı ve kimlik bulduğu toplum ya da millet kavramlarıdır. Kendilik, biz ve ben kavramları medeniyetin esası olan toplum bu yolla kendi muhteva ve içeriğini tanır. Millet işte bu insani yapının kimlik bulmuş halidir. Ortak olan etrafında oluşan bu yapı kültür üzerinden kendini bilir ve düşünür. Medeniyet sahibi toplumlarda ne olacağım sorusu bir sentez yahut terkibi bir bakış ile kendi devrî tanımına ulaşmış ve müşterek haline gelmiş görünür. Böylece kendözümüz medeniyetçi bir hareket ile tarih içindeki parlayışına yönelmeye hazır hale gelebilir. Bu konuda pek çok fikir insanı kendi çerçevesinde bu konuyu ele aldı, alıyor. Merhum Nevzat Kösoğlu da bu çerçevede bir miras bırakıp göçenlerden biri olarak bu konudaki fikirleriyle hatırlanmayı hak ediyor. Onun kavram dünyası içerisinde millet merkezi konumda yer alır.

Nevzat Kösoğlu kavramlarını düşünürken şüphesiz en başta ele alınması gereken millet kavramıdır. Onun tefekkürü bu kavram etrafından şekillenir dense yanlış olmayacaktır. Daha doğrusu iman kavramının varoluşunu manalı kılan zemin olarak öncelikle düşünülmesi gerekir. Ona göre, "Millet, ortak bir kültüre sahip olan toplumdur. Ziya Gökalp bunu, millet terbiye birliğidir, diye ifade etmişti. Milletin varlığını kültüre bağladıktan sonra, bu tarifi, bütün unsurları ile açmak ve tarihle ilgilendirmek mümkün olacaktır.( Nevzat Kösoğlu, Milliyetçilikte Yeni Arayışlar-Yahya Kemal, İstanbul, 2009, s. 37.)" Görüleceği üzere millet kültür, varlık ve tarih çerçevesinde Kösoğlu'nun genel zihniyet anlayışına mütenasip bir tarzda ortaya konulur. Kösoğlu için bir toplumun kimliği, onun milliyetidir. Nevzat Kösoğlu bu bağlamda Ziya Gökalp'in ezber bozan şu millet ve milliyet tariflerini aktarır: Millet ne irkî, ne kavmî, ne coğrafî, ne siyasî, ne de iradî bir zümre değildir. Millet lisanca, dince, ahlakça ve bediiyatça (estetikçe) müşterek olan, aynı terbiyeyi almış fertlerden oluşmuş bulunan bir topluluktur... Milliyette şecere aranmaz. Yalnız terbiyenin ve mefkûrenin milli olması aranır., (Nevzat Kösoğlu, Türk Milliyetçiliği ve Osmanlı, İstanbul, 2013, s. 21; Nevzat Kösoğlu, Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ziya Gökalp, İstanbul, 2013, s. 29. ) Bu yolla millet kavramı kimlik ve milliyete bağlanır. "Ortak bir kültürü yaşayan, ortak bir geçmişi paylaşan ve ortak bir gelecek düşüncesi taşıyan insanlar aynı millettendir; bizim milletimizdendir... Ortak kültür dendiğimiz hayat tarzımızı oluşturan unsurlar içinde, dil, din, soy, vatan, devlet, toplumsa gelenekler, ortak zafer ve felaketlerin heyecanları, siyasî haklar, ortak menfaatler, hukukî imkânlar gibi çok sayıda unsurun, herhangi birisinin herhangi bir insanda noksan veya farklı olması durumu değiştirmez... Bu ortaklıkların oluşturduğu ortak hayat tarzı, ortak bakış açıları, ortak değerler, anlayış ve ortak referans kaynakları, o toplumun objektif kimliğini oluşturur... Ne var ki, bu ortaklıklar ne kadar çok olursa olsun, bunların sadece var olması yetmez; eğitim yoluyla fertlere kazandırılması, bir şuur ve heyecan halinde yaşatılması gerekir (Kösoğlu, Türk Milliyetçiliği ve Osmanlı, s. 53-54.)" Evet millet bu şekilde ortaklıklarımız mecmuası bir kültür yapısıdır demek yanlış olmayacaktır. Kösoğlu için millet canlı bir varlıktır; değişen, oluşan ve hep kendisi olarak kalmayı başaran toplumsal gerçekliktir (Kösoğlu, Türk Milliyetçiliği ve Osmanlı, s. 7.) Kültür bu müştereklerin çatısı hüviyetindedir ve Ona göre, "Kültür, en geniş ifadesiyle bir toplumun maddesi ve manasıyla gerçekleştirdiği hayat tarzıdır. Maddesi manasıyla derken, mimarisinden ev düzenine, mutfak kültüründen inanç ve zihniyetine kadar bir bütünü kastediyoruz. Gerçekleştirilen bu hayat tarzı o milletin kültürüdür ve nesnel kimliğidir. Bu ortak nitelikleri kazanan toplum millet olur ve bu kültürü oluşturan unsurların bütünü gibi, ayrı ayrı unsurların her biri de onun kimliğini meydana getirir.( Kösoğlu, Milliyetçilikte Yeni Arayışlar, s. 37.)" Kösoğlu'nun bu yaklaşımlarından yola çıkarak millet ortak bir hayat tarzının kültür çatısı altındaki varoluşudur demek yanlış olmayacaktır. Elbette Kösoğlu için tarih sarf-ı nazar edilemez bir unsurdur: "Millet, tarih içinde oluşan yapıdır ve belli dönemlerde kendi üzerindeki algısını yeniler. Bu bilinçlenmeden sonra tarih, bu şuuru besleyen ve imanı pekiştiren bir görev yapmaya başlar. Buna tarih şuuru diyoruz... Tarih şuuru, millet kavramına ve milliyetçilik duygusuna büyük derinlik kazandırır. Bu şuuru canlı olan bir insan "ben Türk'üm" dediği zaman büyük bir tarihi ve güven verici bir medeniyeti arkasında hisseder. Kendisine ve her şeyden önce, mensup olduğu milletine güveni artar ki, bütün bireysel ve millî başarıların temelinde bu güven duygusu vardır.( Kösoğlu, Milliyetçilikte Yeni Arayışlar, s. 43.)" Tespitlerinin gösterdiğinde görüleceği üzere bir zihniyet dünyasına dair yukarıda verilen tespitleri dairesinde Kösoğlu milleti tarif eder. Bir düşünür olarak eserlerinde görülen en önem hususiyetlerinden birisi fikriyatındaki tenasüp ve tutarlılıktır. Onun bu millet tarifi bizi daha geniş değerlendirilmesi gereken kavram dünyası ve tefekküründe önemli bir yerde duran kültüre taşır.