Açı doyur, çıplağı giydir yahut Hindistan Türk umranından geleceğe (2)

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"Orhun Abidelerinde "Aç milleti doyurdum, çıplak milleti giydirdim. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım.", olarak bahsedilen anlayış; Kutadgu Bilig'de Ona, hizmetine göre, bol ihsanlarda bulunmalı; çıplak ise, giydirmeli; aç ise, doyurmalıdır. (s.220) şeklinde görülen bir devlet felsefesi Türklerin devlet düzeni kurdukları medeniyet ortamlarında sürekli kendisini gösteren bir durum olmuştur. Kutadgu Bilig "Adalete istinat eden kanun bu göğün direğidir; kanun bozulursa, gök yerinde duramaz.", diyerek bu düzenin bir keyfilik olmadığı bir hukuk ve nizam düzeni olduğunu ortaya koyar. Türk devleti kendi mesuliyeti içerisinde millete olan vazifesini hukuk ve iktisadi refah merkezinde görür ki medeniyet dediğimiz yapının aslı esasının oluşması da bunla alakalıdır.

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"Hindistan Türk Hükümdarı Muhammed Tuğluk'un İbn Battuta seyahatnamesindeki aksedişinde biz devlet felsefemizin yansımalarını takip edebiliyoruz. Hükümdarın hukuk önündeki duruşunu önceki yazıda ele almış idik. Burada ise halkı ekonomik olarak koruması ve bu yolda devlet anlayışının tatbikatını görmekteyiz.

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none;text-autospace:none"

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"İbn Battuta hükümdara dair Ağır Vergileri Kaldırması, Haksızlıkları Önlemesi ve Mazlumları Kayırmak İçin Divan Kurması başlığı ile verdiği kısımda bu durumu izaha yer bırakmayacak kadar açık anlatır: Hint hükümdarı, Yediyüzkırkbir yılında (1340) ülkesinde ticari mallardan alınan verginin kaldırılması, halktan zekat ve öşürden başka hiçbir şey alınmaması konusunda emir çıkardı. O her Pazartesi ve Perşembe günleri zulüm, gasp ve kayırma ile ilgili şikâyetleri bizzat dinlemek üzere büyük salonun önündeki aralığa oturur ve huzurunda Emir Hacib, Has Hacib, Seyyidü'l-hüccab ve Şerifü'l-hüccab'dan başka kimse bulunmazdı. Derdini anlatmak isteyen hiç kimse hükümdar huzuruna varmaktan alıkonamazdı! Ayrıca o, şikayetçilerin hikayelerini dilekçelerini kaydetsinler diye dört saygın emiri büyük dairenin dört kapısına yerleştirmişti. Bunların dördüncüsü amca oğlu Melik Firuz Han'dı. Birinci kapıdaki görevli şikayetçinin hikayesini alırsa ne ala ... Almazsa üçüncü veya dördüncü kapıdaki görevli mutlaka ilgilenmek zorundadır! Eğer hiçbiri ilgilenmezse şikayetçi derdini Kadı'l-memalik Sadr-ı Cihan'a bildirirdi. O da almazsa sultana açardı derdini ... Bu durumda, şikayetçinin; sözü geçen görevlilerden herhangi birine başvurduğu, dilekçesinin yine de kabul edilmediği hükümdar nezdinde kesinlik kazanırsa o görevli cezalandırılırdı. Diğer günlerde toplanan şikayet hikayeleri sultan tarafından yatsıdan sonra incelenirdi. s.684-685

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none;text-autospace:none"

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"İbn Battuta başka bir yerde Pahalılık Zamanında Halkı Doyurması başlığı ile meseleyi gösterir: Hint ve Sint ülkelerine kıtlık egemen olup fiyatlar yükselerek bir "menn" batman, sekiz kilo buğday altı dinara çıkınca hükümdar büyük-küçük, hür ve köle, tüm Dihl halkına altı aylık erzak dağıtılmasını emretti. Her günün payı, Fas ölçüsüyle bir buçuk raddan hesap ediliyordu. Hukuk bilginleri ve kadılar, semtlerdeki ahalinin nüfusunu kayda geçirdiler. Sonra milleti çağırdılar, tek tek herkese altı aylık erzak verdiler. İbn Battuta Seyahatnamesi, s. 685

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none;text-autospace:none"

p class"MsoNormal" style"margin-bottom:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align: justify;text-indent:35.4pt;line-height:normal;mso-layout-grid-align:none; text-autospace:none"Kutadgu Bilig'deki Kanunu doğruluk ile tatbik etti ve halk zenginleşti; o iyi bir devirde iyi bir nam bıraktı, şeklinde ifade edilen bu hukuk ve ekonomi birlikteliği ve halkın zenginleşmesi meselesi Türk Devleti için beka meselesidir. Bunu Yusuf atam adalet dairesiyle açıklar: "Dünya hâkimi hakîm bey niçin hazine toplar; asker nerede ise, orada hazır hazine alır. Memleket tutmak için, çok asker ve ordu lazımdır; askeri beslemek için de çok mal ve servete ihtiyaç vardır. Bu malı elde etmek için, halkın zengin olması gerektir; halkın zengin olması için de, doğru