Tehlikeli kavga

Tuzla Piyade Okulu'nda kimi genç teğmenlerin göğüslerine Atatürk resmi takmayı reddetmeleri üzerine başlayan olay sürecek görünüyor. Emekli Tuğgeneral Haldun Solmaztürk'ün dediği gibi olaydaki çarpıklık göze çarpmayacak cinsten değildir. Düşününce genç bir teğmenin Atatürk resmini takmakla takmamak konusundaki tavrı aynı cezaya çarptırılmaktadır. Neticede Atatürk resmini takmayı reddedenler ile onların bu davranışını kınayanlar eşit muameleye maruz bırakılarak TSK'den uzaklaştırılmaktadır. Durum oldukça gariptir. Bundan bir adım ötesi, genç bir teğmenin komutanın odasına çağrılması ve şöyle fırça yemesidir: "Oğlum seni geçen gün pastanede görmüşler, göğsünde Atatürk rozeti varmış. Bir daha böyle şeyler görmeyeyim."

Bu gidişle o günlere çok yok galiba!

AKP'nin iktidara gelince bazı odaklarla çatışması kaçınılmaz görünüyordu. Emekli Orgeneral Kemal Yavuz (eski Harp Akademileri komutanı), irticanın orduyu hedeflemesi dolayısıyla kaçınılmaz olarak TSK ile çatışmaya gireceğini söylerdi. Belki içeriği dolayısıyla laiklik karşıtı çevrelerin en başta tasfiye etmeye çalışacağı kurumun Milli Eğitim Bakanlığı olması düşünülebilirdi. Kısacası laiklik, Cumhuriyetin temeli olduğundan TSK'nin gözbebeği durumunda korunacak ilkelerin en başta geleniydi.

DP iktidara gelir gelmez Türkçe ezanın kaldırılması hazırlıklarına giriştiğine göre Cumhuriyet ilkelerinin talanı daha önce başlamıştı. Laik Cumhuriyet karşıtı DP iktidarı, Türk Devrimlerini halk tarafından tutmuş olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayırırdı. İşin ilginci laiklik halk tarafından tutulmuş devrimler arasında sayılırdı. Oysa laiklik temel kavram olduğuna göre ilk saldırı hedeflerinden biri olacaktı. Nitekim oldu da. Onun için TSK'nin tasfiyesi planları ilerledikçe tartışmada keskinleşecektir. Tuzla Piyade Okulu'ndaki Atatürk resmi konusu bu çerçeve içinde ele alınmalıdır. Siyasi iktidar ciddi tepkilerin hedefi olacaktır.

Ne yapılması gerektiğine gelince

Muhalefet bu saldırı karşısında tepkisiz kalmamalı ve Türkiye'nin sessizce ordusunun laikliğini tasviyesine göz yummayacağını göstermelidir. DP döneminde Arapça ezan konusunda CHP'nin tepkisini net şekilde koymamasının iktidarın cesaretini artıran bir etken olduğunu uzmanlar belirtmektedirler. CHP bu defa aynı yanlışa düşmemelidir.

Yoksa TSK üzerindeki baskılar yoğunlaşacaktır. İlk hedef olarak sırada durmakta olan Milli Eğitim Bakanlığı'dır.