Güçlendirilmesi gereken...

Bilmem, "güçlendirilmiş parlamenter sistem" derken altılı masayı oluşturanların kafalarında canlanan neydiKamuoyuna sundukları metne bakınca bizim ve de hatırı sayılır miktarda vatandaşın zihinlerinde oluşan kavram ile bir yakınlık bulmak mümkün.Devleti yeniden yapılandırmaya koyulurken düşler diyarında gerçeğin ilk fiskesiyle un ufak olmaya mahkûm hayali demokrasi şatoları kurma peşinde değilsek eğer devlet olgusunu boşuna güzelleyip, durmaktan vazgeçip, onu yerli yerine oturtarak bir şer odağı olduğunu görmek zorundayız.Çıkardığı yasalarla hak ve özgürlüklerin sınırlarını çizen, kullanılmasının şartlarını belirleyen, uyrukları üzerinde yaptırım gücü olan, kamudan toplanan kaynakların nasıl harcanacağını saptayan, kişinin üretimini denetleyip, onun bir bölümüne vergi diye el koyan, vatandaşına, özgürlüklerini kısıtlamak dahil, yaptırımlar uygulayabilen, savaş ilanı yetkisiyle toplumu toplu kıyıma yollayan bir güç olan devletin iktidarının kaynağının tarihin ilk dönemlerinde Tanrısal olduğu ileri sürülüyordu. Bugün artık aklı başında kimse iktidarın Tanrı'dan geldiği düşüncesini savunmuyor. İkinci Dünya Savaşı'nın Nazizm ve faşizm karabasanlarını yaşamış olan insanlık, artık toplumsal yaşamda insana karşı en büyük tehdidin devletten geldiğini yaşayarak öğrenmiş bulunuyor. Ama insanların toplu yaşamları olmasa bugünkü düzeyine ulaşamayacağı, devletsiz toplu yaşam da olamayacağına göre, devletin zaruri bir kötülük olduğu görülür.O zaman da "Ne yapmalı" sorusu gelir gündeme. Yapılacak olan, devletin gücünün tek odakta toplanarak tehdit oluşturmasını engelleyecek, denge ve denetim mekanizmalarının geliştirilmesidir ki buna da demokrasi diyoruz. Demokrasi arayışı peşinde olan her yerde olduğu gibi Türkiye'de de içinde bulunulan durumda güçlendirilmesi gereken devlete karşı birey ve sivil toplumdur.Altılı masanın tam bu noktada, kamuoyuna sunduğu anayasa değişikliği önerisinde bu gerçeğin farkında olduğu görülüyor.Nitekim sunulan değişiklik önerisinin 12. maddesinde aynen şöyle deniyor:"İnsan onuru dokunulmazdır ve anayasal düzenin temelidir. Devlet insan onuruna saygı göstermek ve onu korumakla yükümlüdür. Herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz ve vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler bir bütündür, birbirini tamamlar ve yasama, yürütme ve yargıyı bağlar.Devlet, temel hak ve hürriyetlerden herkesin eşit