Bir Kuvvacı dost

Sevgili,

Pistin yanındaki masada oturuyorum. Genç Kafkas dansçısı bir kartal gibi pike yaparak süzülüp hemen masamın ayak ucuna dizleri üzerine konuyor. Salon alkıştan inliyor. Genç dansçı heykel gibi kıpırdamadan duruyor. Hareketsizliğini bozmuyor. Yüzünde hiçbir ifade yok. Sessizlik uzuyor. Dansçı hareketsiz. Biraz sonra anlıyoruz. Dizini çatlatmış.

Genç dansçı Cumhuriyet'in Ankara Bürosu'nun o zamanlargenç kadrosundan olan Işık Kansu. Onu ilk defa gördüğümde çok şaşırmış, gözlerime inanamamıştım. "Güzel dans ediyordu" tümcesi çok eksik kalır. Ankara Balin Oteli'nin pistinde bir balerin gibi dans eden sanki Işık Kansu değil de Gene Kelly idi. Benzerini daha önce İstanbul'da yine bizim gazetenin bir gecesinde Çetin Özbayrak'ta görmüştüm. 70'li yıllarda Cumhuriyet'in yazıişleri müdürlerinden olan Çetin Özbayrak fevkalade güzel dans ederdi. Bu yönünü herkes bildiğinden sık sık gecelerde Çetin performans gösterisine davet edilirdi. Çetin bir dereceye kadar iyi dans ediyordu. Ama bir sınırı vardı. Işık Kansu tıpkı bir Hollywood filminden çıkmış gibiydi. Onun profesyonel olmadığına inanmak adeta imkânsızdı. Işık'ın o geceki performansını hiç unutamam. Bu sefer de AYM kararıyla ilgili gelişmeler konusunda Işık'tan bilgi almak için telefona sarıldım ki gazetede, balede dünya üçüncüsü olan İzmirli Yağız Avcıoğlu'nun öyküsü çarptı gözüme. Işık Kansu gibi olağanüstü dans yeteneğiyle dikkati çeken Yağız, uluslararası dans örgütünün Brüksel'deki dünya dans şampiyonasına davet edilmiş ve dans kategorisinde yarışmada üçüncülüğü kazanmıştır. Haberi okuyunca 70'li yılların Cumhuriyet Ankara Bürosu günlerine gittim. Işık'ın aralarında bulunduğu genç kadro harika işler yaparlardı. Bir polisiye romanın sayfaları arasında kaybolduğum izlenimine kapılırdım onları izlerken.

Atatürk'le Samsun'a çıkanlar arasında bulunan Kuvvacı Mazhar Müfit Kansu'nun yeğeni olan Işık Kansu (babası Ceyhun Atuf Kansu) şimdi de Cumhuriyet Vakfı'nın genel sekreteri. Gazete içinde nerede doldurulacak bir gedik, giderilecek bir aksaklık olsa Işık'a başvurulur.

O hâlâ Kuvvacı. O da Ankara kulisleri içinde olmasına rağmen, olanlara akıl erdiremiyor.

Işık da, devlet krizine dönüşmüş olan AYM kararı olayının, devletin köküne kibrit suyu ekmeden nasıl çözüleceğini kestirmeye çalışıyor. O da perşembe günü Kanal 1'de Adem Sözüer'in söylediği gibi AYM kararının uygulanması ile çözüme varılabileceğini düşünüyor.

Evet, her kafadan bir sesçıkıyor. Kanal 1'de Prof. Dr.Adem Sözüer perşembe akşamı çıktığı televizyon programında en makul çözümün kararın uygulanmasında bulunacağını söylüyordu. İşin ilginci AKP krizi, yeni anayasa değişikliği için araç olarak kullanmak niyetinde.