"Zuafa ve fakirin et ihtiyacı."
Ali Sandıkçıoğlu
"Zuafa ve fakirin et ihtiyacı."
Şüphesiz bütün insanlar eşit değildir. İçlerinde, zenginler olduğu gibi fakirlerde olabilir.
Her dönemde, fakir, zaif, yetim, garip insanlar olmuştur. Günümüzün dünyasında dahi en zengin ülkelerde evsiz, barksız, fakr-u zaruret içinde hayatlarını sürdüren, hatta sokaklarda dilencilik yapan insanlar vardır.
Bir tarafta aşırı lüks içinde hayat süren zenginler, öbür tarafta zar, zor geçinmeye gayret eden, zaif, fakir, garip ve sahipsiz insanlar
Zengin olanlar İslam'ın tebliğ ettiği şekilde vazifelerini yapsalar çok sayıda fekirlik çeken insanlar olmazdı.
Zenginlerin yapacakları yardımlarla onlar da hayatlarını biraz daha rahat sürdürme imkanı bulabilirlerdi.
Özellikle günümüzde birçok zengin helal, haram, beytülmal, fakir fukaranın hakkı demeden daha çok kazanmak istiyorlar. Servetlerine servet katmak istiyorlar.
Fakirin, garibin seslerine kulaklarını tıkamışlar bile.. (İstisnaları tenzih ederiz.)
Bazı kardeşlerim yazılarımı okuyup notlar düşüp görüş beyan ediyor lar. Tabii biz herkesin fikrine saygı gösteririz. Kimseyi, edebi kurallar için de açıkça fikrini beyan ettiği içinde kınamayız
Ancak bazı arkadaşlarımız zaman zaman pahalılığı dile getiren yazılarımı baz alarak bizi bir hükümet karşıtı veya servet düşmanı gibi görmek istiyorlar. İşte bu çok yanlıştır.
Biz hiçbir zaman servet düşmanı değiliz. Yalandan fekirlik edebiyatı yapan hiç değiliz. Devlet ve hükümet düşmanı zaten değiliz. Vatanımızı, bayrağımızı, ezanımızı, devletimizi severiz Ülkemizde olup bitenleri, oynanan iç ve dış oyunları az çok fark edebiliyoruz.
Biz çok şükür Ayasofya da namaz kıldı diyerek insanları yasaklayanlardan değiliz.
Çamlıca camiini ziyaret etmek isteyenlere yasak da koymadık
Birilerinin cezaevinden kurtulması için; şifahi emirler vererek hatimlerde Evradı şerif okuyun, okutun, diye talimat da vermedik.
İyi niyetle bizlere teslim edilen Ümmeti Muhammedin evlatlarını (Özellikle kız çocuklarını) siyasi emellerimize alet ederek, kızlarımıza pantolanlar giydirerek, mahrem, namahrem mevzuunu hiçe sayarak miting meyanlarında abdestsizleri, şeriat düşmanlarını alkışlatmadık..
İyi niyetle zaman zaman emeklilerin, seslerini hükümet yetkililerimize duyurmak için yazılarımızda bazı notlar düştük.
Biz Cenab-ı Hakk'ın ayetine iman ediyoruz. Veren de odur. Alan da odur
"Deki; "Ey mülkün gerçek sahibi olan Allah'ım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Hiç kuşku yok sen her şeye kadirsin." (Ali İmran 26)
Biz hükümetimizin daha doğrusu devletimizin başarılarını çok şükür görüp takdir edenlerdeniz.
Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, özellikle silah sanayiinde, haberleşmede, Petrol aramalarında, yurt içi ve çeşitli dünya ülkelerinde doğal gaz aramalarında gelinen noktayı, dünya siyaset sahnesinde (Uzlaşmacı olarak) Türkiye'nin geldiği bugünkü durumu dost düşman herkes görüyor, Dostlar sevinirken, elbette ki, düşmanlar da diş biliyorlar.
Hele hele dün: kızı çocuklarımıza başları kapalı olduğu için "ikna" odalarında nasıl eziyet edildiğini hiç unutmadık.
Çok şükür bugün kızlarımız ister başı açık ister kapalı istediği okula okuyabiliyorlar. İnançları gereği başlarını örten; Hanım millet vekillerimiz, hakimlerimiz, savcılarımız, valilerimiz, kaymakamlarımız, öğretmenlerimiz, doktorlarımız, hemşirelerimiz, subaylarımız, pilotlarımız, akademisyenlerimiz daha çok çeşitli dallarda hizmet gören hanım kardeşlerimiz vardır.
Biz benzin kuyruklarını, ilaç kuyruklarını, hasta hanelerden muayene olabilmek için numara alma kuyruklarını, tüp gaz kuyruklarını, sana yağı kuyruklarının, çocuklarımız için dükkan, dükkan dolaşıp kitap aramaları, ölen hastasını hastahaneden çıkartmak için senet imzalayanları gördük ve bizzat yaşadık. Milli şef devrine gidersek; karne ile ekmek, yol vergileri, garibin ahırından hayvanlarının vergi için alınmasını, köylü ekinini daha evine getirmeden tarlasından zorla ekinlerinin alındığının, aç susuz vergi borcu için kazma kürek çalıştırıldıklarını büyüklerimizden dinledik ve okuduk.
O zor günleri unutmadık. Rabbim ülkemize bir daha öyle felaket günlerini yaşatmasın. Ülkemizin idaresini ehil olmayan içi başka, dışı başka piyon insanlara teslim etmesin inşallah.
Biz devletimizin Doğal gazda 70 elektrikte 50'lere varan süspansiyon uyguladığını , bir çok konuda vatandaşa yardımcı olmaya çalıştığını da biliyoruz.
Devletimizin Pandemi döneminde sergilediği başarıyı. Allah bir daha göstermesin deprem felaketi sonrası yapılanları birilerinin gözleri kör olup göremiyorsa da bizler nasıl görmezden gelelim.
Dünyanın en gelişmiş ülkesi bile depremde ülkemizin gösterdiği başarıyı kesin gösteremezdi.
Ancak ülkemizde bir kısım haris ve vicdansız esnafın veya büyük şirket sahiplerinin, yöneticilerinin, marketler zincirlerinin her gün zam yaptıklarına da şahit olmaktayız. (Tabii dürüst esnafı kast etmiyorum)
23.05.2025 Cuma namazına inmiştim. Çocuklar telefon ettiler. "Baba falan markadan bir kalıp beyaz peynir alır mısın Ben pek alışveriş yapmam çocuklar yapar. Bir sene öncesi 135- 140 TL'ye aldığımız () beyaz peynirin bir kalıbı bir kilo da değil tam 389 TL. aldım.
Aynı marketten bari biraz da elma alayım dedim, sebze reyonuna gittim: Elmanın kilo fiyatı ise 150 TL. diğer meyve ve sebzeleri saymaya hacet yok
Bizim tenkit ettiğimiz muhterem hükümet yetkililerimize ve bakanlarımıza duyurmaya çalıştığımız budur. Yoksa hükümet düşmanlığı değil.
İdarecilerimiz dar gelirlileri, emeklilerin daha rahat hayat sürdürmeleri için yeni yeni tedbir bulmalı ve ortaya koymalıdırlar.
Gerçekten artan fiyat artışları, gün aşırı yapılan zam lar vatandaşlarımızın özellikle emeklilerimizin belini büküyor.