Onlar benim özel işlerimi yapamazlar...

DEĞERLİ KARDEŞLERİM:

31 Mart'ta inşallah ülkemiz mahalli seçimlere gidiyor. Bir hayli parti mahalli seçimlere katılacaktır. Temenni ederiz ki, bu seçim medeni ölçüler içinde, partiler ve adaylar arasında centilmence geçsin. Hepimiz biliyoruz ki, dışardaki düşmanlarımız, içerideki hainler Türkiye'nin huzurunu kaçırmak istiyorlar Kardeşi kardeşe düşürmek için değişik fitne ateşleri yakıyorlar. Feraset sahibi ülkemizin insanları kendi terazileri ile ölçsünler, tartsınlar, kendilerine, ülkeye en iyi hangi parti hizmet edecektir diye düşündükleri partilere oylarını vereceklerdir.

Ülkemizde okuma oranı bir hayli yüksek. Üstelik internet ile. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci bütün dünyayı dolaşıyor, olup bitenleri görüyorlar her olup bitenden, kimlerin nasıl davrandıklarından, hangi siyasetçilerin kimlerle iş birliği yaptıklarından haberdar oluyorlar. Şu anda iktidar partisinin elinde belediyeler var. Küçük, büyük muhalefet partilerinin ellerinde de belediyeler var. Elbette ki onların çalışmaları göz önünde tutularak, notları, karneleri ve karnelere göre de oylar verilecektir. Burada siz değerli kardeşlerimle bizzat yaşadığım küçük bir hatıramı paylaşmak isterim:

Almanya'da iken bir işim için postaneye gitmiştim. Sıra beklerken arkamda da epeyce sırada bekleyenler kuyruğu oluştu. Bir ara geriye döndüm baktım ki; arkamda elinde birkaç mektup olan şehrin belediye başkanı GRABBE de sırada bekliyor... Kendisini Külliye inşaatı süresince tanıdık. Bizlere gerçekten çok çok yardımcı oldu. Cenab-ı Hakk hidayet versin. Birkaç inşaatımızı ziyarete geldi. Yaptığımız bütün kermeslere eşi ve çocukları ile katılıyordu. Tanışıyorduk. Benim öyle iyi bir Almancam yoktu. Ama çat pat anlaşabiliyorduk. Ben başkana: "Neden sen mektup atmak için kendin postaneye geldin, senin sekreterlerin yok mu diye sordum. Bana ders niteliğinde bir cevap verdi: "Onlara kendi işlerimi yaptıramam. Onlar devletin memurlarıdır. Hizmetlerini devlete yaparlar."

Bizde en küçük bir beldenin belediye başkanını düşünün: En önce milletin parası ile altına lüks bir araba alır. Maaşını dilediği kadar yükseltir. Etrafında korumalar nerede ise bir ordu. Herkes karşısında el pençe durur. Bir yere gideceği zaman eskortlar, yanar, çakar lambalar. Bazı hallerde yollar bile kapatılır. (Elbette ki istisnaları tenzih ederiz.). Özel misafirleri devletin parası ile karşılamalar... Yemeler, içmeler Devletin arabaları ile aile ve yakınlarını taşımalar... Özel işlerde kullanmalar Saymakla bitmeyecek kadar milletin hazinesinden istifadeler ederler... Bir sayın belediye başkanları öyle bir hale gelirler ki, bazen en samimi arkadaşlarını bile tanımazlar. Ziyaretlerine gelenleri, hiçbir meşguliyetleri yokken bile saatlerce kapısında bekletirler.

Kur'an-ı Kerim'de Cenabı Hakk: "Ey basiret sahipleri ibret alınız" buyuruyor. Önümüzde 31 Martta seçilecek bütün başkanlara Almanya'nın Neckarsulm Belediye Başkanı GRABBE'nin davranışından ibret almalarını bir Türk vatandaşı olarak hatırlatmak ve tavsiye etmek isterim. Burada kısa da olsa seçim sebebi ile adayların tespitleri hususunda partilerde yaşanan rezaletleri de milletçe seyrettik. 70- 80 anketlerde başarılı çıkan adaylar onun bunun adamıdır diye tasfiye edildi. Birçok il ve ilçelere bazı siyasi parti yöneticileri tarafından ithal adaylar getirildi. Müthiş bir kaos bir kargaşa devam ediyor Bakalım siyasi partilerin bu hiç de hoş olmayan görüntüleri, başarılı insanların benim adamım değildir diye harcanmaları milletimiz tarafından nasıl değerlendirilecektir!...