Sokakta vatandaş neler söylüyor..

Sokakta vatandaş neler söylüyor..

ALİ SANDIKÇIOĞLU

Uzun yıllardır İstanbul - Sarıyer ilçesinin İstinye mahallesinde oturmaktayım. Geçmişte uzun yıllar Resmi olarak Diyanete bağlı İstinye Kur'an kursu öğretmenliği görevinde bulundum.

Sonra askerlik, S. Arabistan ve çeyrek asır Almanya..

İstinye de Osmanlıdan kalma tarihi camiler vardır. Neslişah Sultan, Kürkçü Başı, Mahmut Çavuş ve Osman Reis camileri gibi. Sonradan yapılmış şehir merkezinde İtfaiye camisi vardır.

İstinye büyüyünce yeni yeni mahalleler oluştu. Oralara da yeni camiler yapıldı.

Önceki seneler Türkiye de bulunduğum zaman Müftülük beni irşat programlarına dahil eder, Sarıyer'in muhtelif semtlerinde sohbetlere giderdim.

Şimdi yaşlılık, ufak tefek hastalıklar sebebi ile o programlara katılamıyorum. Zaman zaman İstinye camilerinde görev yapan hoca efendiler beni davet ediyor sağlığım iyi ise gidip Cuma namazı önceleri sohbet etmeye çalışıyorum.

İstinye'de en aktif camilerden birisi NESLİŞAH SULTAN camisidir. Hemen hemen bütün cenazeler oradan kalkar.

Caminin bir de kütüphanesi ve çay ocağı vardır.

İSTİNYE CAMİLERİ VE TARİHİ ESERLERİ KORUMA DERNEĞİ de oradadır.

Bu sene arkadaşların ısrarları üzerine ben de dernek yönetiminde görev aldım.

Rabbim inşallah hayırlı hizmetlere bizleri muvaffak kılar.

Derneğin lokalinde çay 5 TL'dir. Namaza gelenler, namazdan önce ve sonra orada oturup çay içer, sohbetler ederler. Fazla bütçelerine etki etmez. Zaten grup, grup hemen her gün birisi çay paralarını verir.

Bazen Cuma günleri hayır sahipleri analarının, babaların ruhları için çay ocağını kapatır. Çaylar bedava verilir. Akşam hayır sahibi gelir ödemesini yapar.

Ben de sağlığım müsait olursa hemen hemen her gün öğlen namazına NESLİŞAH sultan camiine gider, orada öğlen namazını kılar, sohbet eder, yapılan sohbetlere, yapılan şikayetlere, dertleşmelere kulak veririm.

Ülkemizin her köşesinden daha çok emekli olanlar, Ülkemizin önemli meselelerini kendi aralarında tartışırlar, aralarında bir nevi dertleşir ler, gerçekten çok güzel sohbetler ederler.

İçlerinden bizim Rizeli dörtlü bir emekli hacı grubu var. Hemen hemen her gün marketleri gezer, fiyatları kontrol eder. Şayet bir markette ucuzluk varsa onu lokaldeki diğer emeklilere duyururlar.

Samsunlu bir emekli hacı var gün motorsikleti ile isteyenlere gider halk ekmekten ekmek alır gelir. Çünkü ne fırınlarda, ne de marketlerde ve az sayıda kalan bakkallarda fırıncılar odasının koyduğu fiyatlara uyulmuyor. Halk ekmek biraz daha cazip geliyor.

Emekliler onu tercih ediyorlar.

Bugün sizlerle o insanlardan duyup dinlediklerimi isimlerini koymadan aktarmaya, paylaşmaya çalışacağım.

İnsanların büyük bir kısmı marketler zincirlerinden, ve her gün yapılan aşırı, güç yetmeyen zamlardan şikayet ediyorlar.

İstinye'de büyük marketlerin hepsi vardır.

Nedense aynı marka bütün marketlerde ayrı fiyatlarla satılır. Aralarında muazzam denebilecek bir fiyat farkı var. Neden böyle diye soran yok. Sabah kalkanlar kendi kafalarına göre istedikleri fiyatları koyuyorlar.

Kafalarda yerleşen "Ciddi bir devlet kontrolünün olmadığıdır."

Emeklilerden bazıları aralarında konuşurlarken ceplerinden faturaları çıkararak, elektrik özellikle su parası ve doğalgaz ödemelerinin el yaktıklarından bahis ederler.

Bazıları da ilaç paraları için son günlerde çok fazla para kesildiğini birbirlerine anlatırlar.

Aralarında bir karı bir koca olup kendilerine yüklü elektrik, su faturası gelenler ceplerinden çıkarıp faturaları arkadaşlarına gösteriyor. Arkadaşlar biz iki kişiyiz. Bu kadar elektriği, doğalgazı nasıl yakar, bu kadar suyu nasıl kullanırız Diyerek birbirlerine dertler yanarlar.

Bu kadar yüksek fatura neye göre hesaplanıyor, ayarlanıyor, bilmiyoruz.

Olur mu diye emekliler, yetimler, yaşlılar, garip, guraba bunun altından nasıl kalkacaklar diye ellerinden bir şey gelmeyeceklerini bildikleri halde yine de aralarında konuşuyor emekliler.

Bazı yaşlı emekliler son zamanlarda Ana muhalefet partisinin sergilediği siyasi tutumları yerden yere vuruyor.

Bir muhalefet lideri devletin kurumlarını nasıl düşman ilan eder.. Hakimlere, savcılara karşı nasıl bu kadar menfi konuşmalar yapabilir

Nasıl gençleri kendi devletine karşı isyana çağırırlar Böyle bir şey hayranı oldukları herhangi bir Avrupa ülkesinde olabilir mi diye hayıflanan birçok gün görmüş, geçirmiş emekli var.

Bazıları çok haklı olarak nasıl olur da iktidara talip olan bir muhalefet lideri ülkemizin milli, yerli firmalarına karşı boykot çağrısı yapar.

Hani dün onların dedeleri ilkokullarda bizlere: "Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı" diye öğütlüyorlardı. Yerli malı haftaları yapıyorduk. Şimdi ne oldu da kendi milli firmalarımıza karışı boykot çağrıları yapıyorlar

Kimlerden emir alıyorlar Bunlara ne oldu ki, dedelerinin yolunu terk ettiler. Türkiye'yi yıkmak için Avrupalılardan aleni yardım ister duruma geldiler

Kendi memleketlerini asırlarca bizlere haçlı seferleri başlatmış olan sahte demokrat ülkelere şikayet ediyorlarBu muhalefet liderlerinin hiç mi tarihi bilgileri yok...Yazıklar olsun Bunlar mı bu kafa ile bu memleketi idareye talip oluyorlar..

Bunlar ne biçim siyasetçi. Elbette ki hükümetin bazı eksiklikleri vardır.

En azından şu marketler zincirlerine bir fiyat birliği sağlayamadılar.

Sayın bakanlar çıkıp: "Ceza verdik diyorlar" Ceza verilen firmalar iki günde kendilerine verilen cezayı yine yaptıkları zamlarla vatandaştan topluyorlar

Ağır ve sert cezalar lazım! Teşhir veya kapatmak Kaç tane dede kaç tane nine interneti açacak hile yapılan malların listesine bakacak

Haber bültenlerinde sahtekarlık yapanların isimlerini açık açık okutsunlar deniliyor. Biz de kimin ne gibi hileleri yaptıklarını anlayalım ve o hileli malları almayalım. O firmalara karşı milletçe boykot edelim.

Eskiden pazarlarda belediye zabıtaları gezerdi. Şimdi hemen hemen yok gibi, gelenler de pazarın bir ucunda bekliyor. Kim neyi kaça sattıklarına hiç bakmıyorlar bile.

Pazarlarda bazı esnaf (umumu kast etmiyorum. Kendi gözümle gördüm şehit oldum saat başı etiketlerini değiştiriyorlar Tabii zam yaparak.) Bazı esnaf ise çarşılarda yayalara ait olan kaldırımlara masalar koyarak, mallar koyarak işgal etmişler ... Bakan yok, soran yok O hale geliyor ki, yayalar geçecek yol bulamıyor, bakan, soran karışan yok