Önemli olan Hakk'ın rızasıdır

İnananlar için dünya hayatında Hz. ALLAH (C.C) rızasını kazanmaktan daha önemli bir şey yoktur. Şayet bu fani âlemde kul; Mevla'sının emirlerine uyup, yasaklarından kaçarak ihlas ve samimiyetle rıza-i ilahiyi kazanmak için gayret ederse ve Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanabilirse bu kul için en büyük bir nimet ve şeref sayılır. Cenab-ı Hakk Kur'an-ı Kerim'de: "Allah'ın rızası hepsinden üstündür." (Vaat edilen bütün nimetlerden) (Tevbe 72).

Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki, bizler için fani dünya hayatında en büyük kazanç Cenab-ı Hakk'ın rızasını elde edebilmektir. Bir kul, Hz. Allah'ın (C.C) rızasını kazabilirse dareynde (iki cihanda) Her istediği ve umduğu her şeyi elde etmiş olur. Bundan dolayıdır ki, aklıselim bir Müslümanın dünya hayatında iken tek gayesi Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmak olmalıdır. Kur'an-ı Kerim'de Hz. Allah (C.C) Bir ayet-i kerimesinde şöyle buyurmaktadır:

"Allah, onunla rızası peşinde olanları selamet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dost doğru bir yola iletir." (Maide 16).

Bu dünyada Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanmamız yaptıklarımızı ihlas ve samimiyetle yapmaya bağlıdır. Bir başka ayet-i kerimesinde Mevla'mız şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Çalışın yapın. Yaptıklarınızı Allah da Resulü de müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da görülen âlemi de bilen Allah'ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir." (Tevbe 105).

Bu ayeti kerimede Rabbimiz kendi rızasını kazanabilmemiz için yaptığımız amellerde samimi davranmaya davet etmektedir. Bu ayet-i kerime Cenab-ı Hakk'ın emrine muhalefet edenler, ihlas ve samimiyetten uzak olanlara bir nevi tehdit içermektedir. Müminler için de yaptıkları bütün amellerinde rıza-ı ilahiyi ön planda tutup gösterişten, yapmacık hareketlerden uzak kalmaları için bir uyarıdır. Bir bakıma Cenab-ı Hakk bizlere: Ey kullarım yapacağınızı yapın, ne işleyecekseniz işleyin, Allah, Peygamber ve müminler amellerinizi görecektir. Yapacağınız hiçbir amel Allah'a gizli kalmaz. Hatalarınızdan mı döneceksiniz, ibadet mi yapacaksınız, fakirlere ve yoksullara harcamalarda mı bulunacaksınız Haydi, ne yapacaksanız onu yapın. Allah (C.C) rızasının kazanmak için ihlas ve samimiyetle gayret edenler mutlaka Cenab-ı Hakk'tan karşılığının alırlar. Burada Asr-ı Saadet'te cereyan eden konumuzla alakalı bir hadiseye yer verelim:

"Bedevilerden biri yerini yurdunu terk ederek Peygamberimize gelir ve Müslüman olur. Medine'ye yerleşip geçimini çobanlık yaparak sağlar. Ganimet zamanı geldiğinde Peygamberimiz bir sahabi vasıtası ile hissesini kendine gönderir. Bedevi: Kendisine ganimet götüren sahabiye ne getirdiğini sorar. Sahabi de Peygamber Efendimizin kendisine ayırdığı hisseyi getirdiğini söyler. O da hissesine düşen ganimeti eline alır ve doğrudan Peygamberimize giderek bu nedir diye sorar. Resulullah (SAS): "Bunu senin için ayırdım" buyurur. Adam: "Ben ganimet elde etmek için sana uymadım. (Eliyle boğazını göstererek) Ben şuramdan vurulup şehit olmak ve cennete girmek için sana uydum" der. Resulullah Efendimiz (SAS): "Eğer gerçekten doğru söylüyor ve Allah'a verdiğin sözü tutarsan Allah da istediğini verir" buyurdu. Bu kişi yapılan bir savaşta yara aldı. Savaş sonunda bu kişiyi işaret ettiği yerden okla vurulmuş olarak Peygamberimize getirdiler. Resulullah Efendimiz (SAS): "Bu o adam mı" diye sordu. Evet dediler. Allah Resulü: "Allah'a verdiği sözü tutmuş, Allah da dilediğini ona vermiş" buyurdu. Sonra onu kendi cübbesi ile kefenledi ve önüne koyarak cenaze namazını kıldı. Ardından da ona şöyle dua etti: "Allah'ım bu kulun senin yolunda hicret ederek şehit oldu. Ben de buna şahidim." (Nesai-Cenaiz).

Bir insan için ALLAH (C.C) rızası hasıl olunca her şey kendiliğinden hal olur. Bütün mesele şu kısa ömürde Cenab-ı Hakk'ın rızasını kazanabilmektir. Bilindiği gibi Rabia el Adeviye 700'lü yıllarda yaşamış hiç korkmadan konuşan imanlı meşhur bir kadındır. Bir gün bir elinde meşale bir elinde bir kova su ile Basra sokaklarında gezinmekteydi. Onu görenler: "Biz zaten seni deli bilirdik, bu yeni deliliğin sebebi nedir" diye sordular. İşte günümüze kadar ulaşan Rabia'nın feryadı: "Bize söylendi ki eğer dinimizin kurallarını takip edersek, cennete gidip sonsuza kadar keyif içinde yaşayacağız. Eğer kurallara karşı çıkarsak, cehennemin kızgın ateşi içinde yanacağız. O nedenle, herkes sadece kurallara uyup yeryüzündeki zamanını doldurmak peşinde. İşte onun için cenneti, cehennemi arıyorum. Bir bulursam, elimdeki bu meşalenin ateşi ile cenneti yakıp yok edeceğim. Bu su ile de Cehennemin ateşini söndüreceğim.". Rabiatul Adeviye duasında: "Yarabbi! Ben sana Cehennemin korkusundan cennetin rağbetinden dolayı ibadet etmiyorum. Belki zatı keriminin kerametine ve muhabbetine ibadet ediyorum.".