Neden başarılı olamıyoruz..

Neden başarılı olamıyoruz..

ALİ SANDIKÇIOĞLU

Ülkemizde birçok dini gurup cemaat ve tasavvuf grupları tarafından dinini celili İslam Ve peygamber efendimiz (sas) sünnetlerini ihya için çalışmalar yapılmaktadır.

Bu çalışmalarda hiç başarı elde edilmedi dersek vebale girmiş oluruz. Elbette ki, her cemaat ve her grup dine hizmet etmek için ellerinden gelen gayretleri göstermişlerdir. Nice insanların manen kurtulmalarına veya fakir çocuklar okumalarına imkan sağlamışlardır.

Ne var ki, son zamanlarda bir kısım dini cemaatlerde, hiç de olmaması gereken bölünmeler, parçalanmalar, kavgalar, tarafların birbirlerine çok ağır ve galiz hakaretler etmeleri, şeriat ve sünneti resulden uzaklaşmalar göze çarpmaktadır.

Dini ve tasavvufi eserleri incelediğimizde özellikle tasavvuf ehlinin dünya sevgisinden, mal ve mülk yığma hastalıklarından uzakta kaldıklarını, yeterince helal ile iktifa ettiklerini görürüz.

Hiçbir zaman ahireti unutup dünyaya aşırı derecede kıymet vermemişlerdir.

Bütün gayretlerini insanları kurtarmak ve ebedi alem üzerine olduğunu görürüz.

Günümüzde birçok cemaat ve tasavvuf ekollerinin sayısız, şirketler, holdingler idare ettikleri, büyük çapta paralara hüküm ettikleri gözlenmektedir.

Böyle olunca da bittabi kıskançlık, haset, mala mülke erişme hastalığı ortaya çıkıyor ve içten bölünmeler çekişmeler, kavgalar... "Onlar yapamıyor ben daha iyisini yaparım. Bu işleri yapma ya en ehil benim gibi" Nefsani ve şeytanı düşünceler en ağır şekilde tarafların birbirlerini itham etmelerine sebep olduğuna şahit oluyoruz.

İşin en üzücü tarafı ise; yıllarca İslam'ın, peygamber efendimizin (sas) sünnetlerinin gelişmesi, yayılması için en zor şartlar altında hizmet edene, hapishanelerde yatan, sürgünlerde yaşayan nice hizmet ehlinin veya daha doğru bir ifade ile Allah dostlarının varisleri, o değerli insanların kurdukları düzenlerden çizdikleri, yol gösterdikleri şeriata; Bi tamamiha uygun sistemlerden ayrılmışlardır. O değerli insanların varisleri olduklarını ve İslam'a hizmet ettiklerini, iddia eden birçok cemaat günümüz de daha çok dünyalık elde etmek veya maddi imkanlar sahibi olmak için yurt içinde ve yurt dışında Dine, kitabullah'a, Ezana, Kur'an'a düşmanlık edenlerle beraber yan yana geliyor, kol kola giriyor, bağlılarına biz falanca (.) partiyi destekliyoruz diye talimatlar verebiliyorlar. Hiç de Cenab-ı Hak'tan korkamadan, mukaddes davalara ihanet ediyorlar.

Dün ezanı Muhammediyi, Kur'an-ı Kerimi yasaklayanlarla beraber olmakta bir sakınca görmüyor bunu da İslam dinine hizmet (!) olarak Müslümanlara takdim ediyorlar.

Bunca hizmetlerin yapılmasına, Müslümanlardan yurt içinde ve yurt dışında her türlü yardımlar toplanmasına rağmen arzu ettiğimiz başarıya maalesef ulaşamıyoruz

Gerek diyanete bağlı, gerekse dini cemaatlerde bulunan hizmet ehlinin birçoğu ilk olarak planlarına parayı, makamı ve mevkii almışlar. Hizmet görüntüsü altında niyetleri kasaları, keseleri doldurmak, maddi imkanlara erişip lüküs bir hayat yaşamaktır.

Hiç kimse bir öz eleştiri yapamıyor. Neden ve niçin günümüzde birçok dini cemaat boş kalan yurtlarına talebe bulamıyorlar. (Az gelişmiş Müslüman ülkelerden talebe getirme yollarına gidiyorlar.) Elbette ki bu da güzel bir hizmet. Ancak kendi evlatlarımız veya veliler neden soğudu Neden bu hizmetlere eskiden gösterilen rağbet şimdi gösterilmiyor

Oysa dün gündüzlü veya yatılı olmak üzere bazı yurtlara Müslüman veliler çocuklarını verebilmek için sıraya yazılıyor, sıra bekliyorlardı. Aşırı talep ve istek vardı da ondan. Ya şimdi..

Neden ilerleyemediğimizin sebeplerini bakınız Merhum Mehmed Şevket Eygi nasıl anlatıyor:

"İslami kesimde uzun yıllar boyunca yalanlar, hayaller, kuruntular, fanteziler hakim olmuştur. Ucuz reçeteler fayda etmemiştir. Olmayacak dualara Amin denilip durulmuştur.

Din, dini hizmet ve faaliyetler bazılarınca zenginleşme, ün, şan, makam mevki vasıtası kılınmıştır.

Emanetler ehillerine verilmemiştir. Dini hizmet ve faaliyetler esnasında yalan söylenmiş, vaatler yerine getirilmemiş, gerçekleşmesi mümkün olmayan işler için