Bugün evimden ayrı bir bölümde olan kütüphaneme indim. Zaman zaman orada eski kitap, dergilerle epeyce vakit geçirmeye çalışırım. Allah kendilerinden razı olsun, mekânları cennet olsun. Büyüklerimiz âlimler, imanlı vatansever yazarlar, edebiyatçılar, şairler ne güzel çalışmalar, kendi zamanlarında dinsizler, vatansızlarla ne güzel mücadeleler etmişler. Bunlardan bir tanesi de merhum Cevat Rıfat Atilhan Bey efendidir. Masonluk, Siyonizm ve Yahudilerle alakalı birçok kitabı olduğu gibi, birçok makaleleri de vardır. Bugün Sebilürreşad dergisinde yayınlanan makalesinden bazı alıntılar yaparak sizlerle paylaşmak istiyorum. O günlerden bugünleri ne de güzel görüp izaha çalışmışlar.
Şöyle izah ediyordu: "Siyonist güruhu, sürü, sürü kafile, kafile dünyanın her tarafından sözde Arz-ı Mev'ud'a akın akın süzülüp gidiyorlar. Buradan da hareket başladı. İstanbul'dan, İzmir den, Yahudi gençleri Filistin'e gidiyorlar. Bu öyle bir gidiş ki, yüzlerce senedir misafir oldukları ve ekmeğiyle büyüyüp, şan ve nimetiyle lord gibi yaşadıkları bir memleketin evlatlarının mukaddes hislerine ve heyecanlarına ehemmiyet vermek şöyle dursun, küstah ve mağrur, şımarık ve asaletsiz edalarla üstelik bir de dudak bükerek, riyakârlıklarının, ikiyüzlülüklerinin, hiçbir yüz kızartısı duymadan, necabetsiz tebessümler ve çılgın sevinçler içinde İslam dünyasının mukaddes beldelerine yapılan namert tecavüzü takviyeye gidiyorlar."
Devamla: "Unutulmamalıdır ki, Siyonizm davası tarihte her şeyden evvel bir Türk davasıdır. Filistin'i elde etmek için dünya milletlerini kan ve ateşe boğduklarını, dünyayı harbe soktuklarını ve Türk devletini parçalamak için her türlü alçaklığı yaptıklarını Siyonistler bizzat kendileri pervasızca itiraf ediyorlar. Sonra da emellerinin tahakkuk ettiğini, Türk imparatorluğunun parçalandığını söyleyerek övünmekten utanmazlar ve hiçbir vicdan azabı duymazlar. İspanya ve Portekiz'de zulüm ve işkence görüp, dünyanın nefret istikrahından başka yardım ve hüsnükabul görmeyen bu Siyon canilerini, Filistin'de yerleşmelerine müsaade etmek suretiyle, Türk milleti bağrına basmış ve ona kendi lokmasını ve kendi hakkı olan bütün refah ve saadeti, kıskanmadan, cömertçe ve bol bol lütfetmiştir.
Türk milleti ki, öz evlatları en iptidai bir hayat sürer ve mahrumiyetlerin en acısına katlanırken, onların kanı ve hayatları pahasına müdafaa ettikleri bir vatanın köşklerinde, şatolarında, barlarında, gazinolarında bu nankör Siyonistler beyler gibi hayat sürmüşler, bolluk içinde yüzmüşlerdir. Hem de bütün bayağılık ve aşağılıklarını açığa vurmak şartıyla Daha dün denecek kadar yakın bir mazide milletimize ve aziz ordumuza yaptıkları en alçakça hıyanetler ve casusluklar henüz hatıralarımızda taptaze yaşamaktadır."
Devamla: "Sözün kısası: Filistin davası, Arapların olduğu kadar ve daha evvel bir Türk ve Müslüman davasıdır." (Sebilurreşad c.1 sayı 18 s.283) Makalenin bir bölümünü birlikte okuduk. Tarihi bir gerçektir ki, bütün dünyada Yahudiler kovulurken, mallarına, canlarına, namuslarına el konulduğu, türlü türlü işkencelerin yapıldığı, hiçbir devlet onları ülkelerine kabul etmediği bir dönemde şerefli ecdadımız onlara kapılarını açtı. Din, dil, seyahat, ikamet ve ticaret hürriyetleri verdi. Ancak lanetlenmiş bu kavim; kendilerine altın tepside börekler sunan Türk milletine de ihanet etmekten geri kalmadı. Her türlü alçaklığı, hıyaneti, yedikleri nimeti unutarak Türk milleti için arkadan planlı bir şekilde yürüttüler. Bu hain alçaklar; asırlar boyu devam eden koca bir imparatorluğun yıkılmasına sebep oldular

 
									 
								 97
									97