Dünden bugüne sıkıntılar aynen devam ediyor!...

Dünden bugüne sıkıntılar aynen devam ediyor!...

Ali Sandıkçıoğlu

Değerli kardeşlerim; dünden bugüne bir kısım sıkıntılarımız aynen ne yazık ki, devam ediyor. Umarız en kısa zamanda ülkemizdeki bütün sıkıntılar son bulur, herkes istediği şekilde huzurlu bir hayat yaşayabilir. Hapishanelerde yatanların birçoğu bilindiği gibi içki ve kumar yüzündendir. Elbette ki diğer suçlar da vardır. Ülkemizde bir zamanlar gazetelere ilanlar verilerek milletimiz içki içmeye teşvik edilmiştir.

Ayağında çarığı dahi bulunmayan vatandaş şayet içki içerse o zaman tam bir medeni(!) insan olabileceği yutturulmuş, milletimizin evlatları kandırılmış, neslimizin geleceği ile oynanmış ne yazık ki, bugün içki, sigara, esrar, eroin, sarhoşluk verici maddeler ilkokul yaşlarına kadar inmiş, birçok gencimiz zaman zaman hayatlarını kaybedecek derecelere kadar gelmişlerdir. Hem içkinin bünyemizde açtığı felaketler ve hem de fakirliğin nasıl insanları ezdiğini beyan eden yıllar önce bir hoca efendinin (Ölmüşse Allah rahmet eylesin.) zamanın Yeşilay başkanına yazdığı mektubu ehemmiyetine binaen aynen aşağıya alıyorum. Birlikte okuyalım:

"Ben bir camii şerif imamıyım. Dini emirleri her fırsatta söylemeyi ihmal etmem. Fakat içki kullananlar bu nasihatlerimize kulak asmamaktadırlar. Dinimizin emirleri muhakkak hayat ve menfaatimizle ilgili olduğu halde bunu bir tarafa bıraktık. Genç yavrularımızın son süratle içki yüzünden fenalık, dalâlet yollarında alabildiğine ilerlemektedir. Bunun önüne geçmek imkânsız bir hale geliyor. Sağlık Bakanlığının 941 tarih ve 76 numaralı bir kitabında içkinin sıhhate, cemiyete ve nesle olan fenalıkları izah edilmekte olmasına rağmen bunu okuyan ve dinleyen bile yoktur. İçki içenler camiye gelmiyorlar ki dinî emirleri dinlesinler. Bizim için ahlâksızlık, içki istihlâkinden yirmi milyon Türk, elli milyon nüfuslu Fransa'yı geçmiştir (O zamanlarda Türkiye'nin nüfusu).

Tekel İdaresi görünüşte milyonlarca lira kârdadır. Hâlbuki diğer taraftan milyarlarla telâfisi mümkün olamayan zararların içki yüzünden vuku bulduğu inkâr edilemez bir hakikat olmuştur. Bir taraftan bu içki afeti ve musibeti, diğer taraftan hayat pahalılığı, maişet darlığı, işsizlik içtimaî hayatımızı korkunç bir hale getirmiştir. İlk mekteplerde ve san'at okullarında yeni yetişen yavrularımızın, hatta daha büyük yaştaki gençlerimizin ne kadar zayıf ve cılız oldukları meydandadır. Neslimiz böyle küçülüp zayıflamakta, kuvvetsiz bir hale düşmektedir. Bundan otuz-kırk sene evvelki babalarımızla şimdiki nesil arasında fark göze çarpmaktadır. Bununla beraber gazetelerde her gün okuduğumuz cinayetlerle nüfusumuz azalmakta, hapishanelerimiz dolmakta, hayatı içtimaiye sarsılıp nice aileler perişan, nice ocaklar sönmektedir.

Diğer taraftan hayat pahalılığı, suiistimal, noksan gıda vesair bazı sebeplerle genç evlâtlarımız arasında verem hastalığı artmakta, birçoklarını da mezara götürmektedir. Diyorlar ki medeniyet sofrasında içki bulunmalı imiş! Pekâlâ Fakat bizim milletimiz içki içmesini bilmez. Pazar tatili günlerinde, bayram günlerinde, köy düğünlerinde, eğlence mahallerinde kurulan içki sofrasında birçok arkadaş rakıdan başka ispirto bile içerler. O kadar içerler ki deli olurlar, yırtıcı bir canavar kesilirler. Bıçaklar, tabancalar sevimli ve samimî muhabbet sofrası bir saat sonra bakarsınız bir mezbaha halini almış, sonra birkaç arkadaş ölmüş veya yaralanmış, birkaçı da zindanı boylamış. İşte bizim medeniyet soframızın böyle olduğu her gün ve her yerde görülmektedir. Mademki maneviyat diye bir şey tanımıyoruz, Allah'ın emirlerini bir tarafa bıraktık, bari milletin maddi hayatı ve istikbali namına buna bir çare bulmak lâzımdır.