Cuma hutbelerinde Hulefa-i Raşidin isimleri neden okunmaz
Cuma hutbelerinde Hulefa-i Raşidin isimleri neden okunmaz
ALİ SANDIKÇIOĞLU
Cuma namazının şartları, Cuma namazında okunan Hutbenin hükmü fıkıh kitaplarımızda açık olarak bellidir.
Şu herkes tarafından bilinen bir gerçektir:
Osmanlıdan önceki Türk devletlerinin büyük bir kısmında, Osmanlı döneminde daha sonra cumhuriyet döneminde köyde, kasabada, şehirlerdeki Cuma kılınan bütün camilerde Hulefa-i Raşidin efendilerimizin isimleri okunurdu.
Hatta öyle ki Osmanlı imparatorluğu idaresi altındaki bütün coğrafyalarda Cuma namazı kılınan camilerde bu güzide insanların isimleri okunurdu.
Günümüz dünyasında bugün dahi birçok Afrika ülkesinde eskiden olduğu gibi okunan hutbelerde Peygamber Efendimizin halifeleri ile iki torunu Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (R. Anha) hazretlerinin isimleri okunuyor.
Yakın geçmişe kadar Türkiye'de de camilerimizde Hutbenin ilk arapça bölümünde Hulefa-i Raşidin efendilerimizin isimleri okunmaktaydı.
Ne oldu da bu isimlerin okunması kaldırıldı
Elimizde resmi bir belge yok. Ancak duyduklarımıza göre: Türkiye Cumhuriyeti devletini yıkmak için kalkışma yapan Fetocular zamanla diyanete bakan bir bakan ve zamanın diyanet işleri başkanına müracaat ederek bu mübarek zatların isimlerinin hutbelerde okunmasının kaldırılması için ön ayak olmuş ve kaldırmış şeklindedir.
Elbette işin özünün, gizli taraflarını en iyi bilen Cenab-ı Haktır.
Bir gün O'nun huzurunda bütün sayfaların açılacağına zaten şüphemiz yoktur.
Cumhuriyet döneminde ilk defa diyanet işleri başkanlığı 4 Nisan 1924 tarihinde kuruldu.
İlk olarak diyanet işleri başkanlığına Rıfat Börekçi getirildi. (Rıfat Börekçi'nin ameli ve itikadı yönleri hilafetin kaldırılması, İslam dinine karşı yapılan bazı menfi tatbikatlara destek vermesi sebebi ile tartışmalı bir zat olduğu bilinmektedir.)
Buna rağmen Rıfat Börekçi zamanında hazırlanan hutbelere dahi
Hulefa-i Raşidin efendilerimizi isimleri vardı. Ve Cuma günleri hutbelerde sırası ile (..) İsimleri okunurdu.
Hutbede Hulefa-i Raşidin isimlerini zikretmek her ne kadar hutbenin şartlarından değilse de, Ehl-i Sünnet'in(Allah onların çalışmalarını şükrâna layık eylesin mükâfatlandırsın)şiârındandır.
Akla şöyle bir soru gelebilir
Hutbelerde dört büyük halifenin isimlerini okumak ehli sünnet inanç ve itikadına aykırı mıdır Bu suale niyeti bozuk olmayan kalbinde fesat bulunmayan her din adamının veya her alimin veya Müslümanın vereceği cevap elbette ki, hayırdır. Ehli sünnet görüşüne asla ters değildir.
Burada tarihi bir olaya kısaca yer vermeye çalışalım:
İmam-ı Rabbânî hazretleri, zamanın ileri gelenlerine yazdığı bir mektupta buyuruyor ki:
"Samane şehrinin hatibi Kurban Bayramı hutbesindeHulefa-i Raşidinin yaniResulullah'ın dört halifesinin isimlerini söylememiş ve namazdan sonra bir kısım cemaat kendisine bunu söyledikleri zaman,(Unuttumveyaşaşırdım)gibi bir özürde bulunmayarak,(İsimleri söylenmezse ne olurmuş)diye inat etmiş. Halktan ileri gelenler, bu hâle seyirci kalıp, o insafsız hatibe haddini bildirmemişler.
Hulefa-i Raşidinin isimlerini okumak, hutbenin şartı değilse de, Ehl-i sünnetin şiarıdır, nişanıdır. Onu bile bile inat ederek ancak kalbi bozuk olan okumaz. Ehl-i sünnet olan bir sultan zamanında, böyle bid'at çıkarmak, ne büyük cesarettir. Belki de, devlete, ulul-emre karşı gelmek demektir. Asıl şaşılacak şey de, o şehrin muhterem eşrafının, ileri gelen Müslümanlarının, bu vaka karşısında kımıldamamaları, gevşek davranmalarıdır. Kur'an-ı Kerim'de mealen,(Gücü yeterken, günah işleyenlere mâni olmayıp susmak, ne kadar kötüdür!)buyuruldu. Bu tüyler ürpertici haberi duyar duymaz aklım başımdan gitti. Fârûkî damarım harekete geçti, bunları yazdım.(2. cilt15. mektup)