Camiler Haftası kutlanırken ezansız minareler...

DEĞERLİ KARDEŞLERİM:

Bildiğiniz gibi Diyanet İşleri Başkanlığının aldığı bir kararla her yıl memleketimizde 01-07 Ekim arası Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple bugün inşallah elimizden geldiği kadarı ile imkânlar ölçüsünde, iyi niyetle bu konu üzerine durmaya çalışacağız. Önce çok şükür günde beş defa minarelerimizden okunan Ezan-ı Muhammedi üzerine kısaca bir duralım. Ezan, kelime anlamı olarak bildirmek, duyurmak, çağrıda bulunmak, ilan etmek anlamlarında kullanılır.

Ezan, dini bir terim olarak, İslam dininde namaz vaktinin geldiğini insanlara bildirmek için belli sözlerle yapılan çağrıya (davet) verilen isimdir. Ezan okumak hicretin birinci yılı Medine-i Münevvere'de başladı. Medine-i Münevvere'de ilk ezan okuyan Bilal-i Habeşi'dir (RA). Mekke-i Mükerreme'de ise ilk ezanı Habib-bin Abdullah (RA) okumuştur. İslam dininin alametlerinden birisi olması itibarı ile ezanın önemi çok büyüktür. Ezanda, İslam inancı ve dinin esasları çok veciz olarak anlatılmıştır. Ezanda Allahu Teala'nın birliği ve büyüklüğü, Muhammed Aleyhisselam'ın Allah'ın kulu ve resulü olduğu günde beş defa dünyanın her tarafında bütün insanlığa duyurulur.

Bilindiği gibi Hz. Peygamber Efendimiz (SAS) namaz vakitlerini nasıl duyurmalarını ashabına sorar. Ashap çeşitli fikirler ortaya atar. Hz. Peygamberimiz ortaya atılan fikirlerin hiçbirisine razı olmaz. Ertesi sabah Hz. Ömer (RA) ve Abdullah bin Zeyd (RA) yirmi kadar ashap Hz. Peygamberimize gördükleri rüyayı birbirlerinden haberleri olmadan herkes ayrı ayrı Peygamber Efendimize anlatmıştı. Ashabın Peygamberimize anlattıkları ezan lafzı zaten Cibril (AS) tarafından aynen Peygamberimize vahiy edilmişti. İşte bu şekilde tavsiye edilen ezan hakkında birçoğumuzun bildiği bilgiyi kısaca sunduktan sonra esas arz etmek istediğim mevzuya dönelim.

Ülkemizde çok şükür ülkemizin tapusu mesabesinde çok güzel camilerimiz ve minarelerimiz vardır (Eski camilerimiz olduğu gibi yeni yapılan çok çok güzel camilerimiz de var). Hz. ALLAH (C.C) yapanlardan emekleri geçenlerden razı olsun. Ne yazık ki, minarelerimizin birçoğu köyde, şehirde ezansız kaldığı için ağlamaktadırlar. Sebep; muhterem Diyanet İşleri Başkanlığının geçmişte kaldırılması için gayretler sarf etmelerine rağmen hâlâ telsizlerle şehrin bir yerinden okunan ezanın bütün camilerden hoparlör veya teknik bir cihaz vasıtası ile yayınlanmasıdır. Bu şekil okunan ezanlarda feyiz yok, ruhaniyet yok (Efdal olan Hayyen an hayyindir).

Anadolu'nun birçok yerinde kazadan okunan ezan köylerde de yayınlanıyor. Bazen de ezan yerine minarelerden kanalların karışması sonucu, türkü ve şarkılar yayınlanıyor. Maalesef zaman zaman ülkemizin birçok yerinde böyle nahoş hadiseler yaşanmış ve yaşanıyor... Vatandaş minareden ezan yerine türkü veya şarkı dinliyor. Bizler de basın yolu ile haberdar oluyoruz. Arzumuz; bir an önce bütün yurtta telsizlerle okunan ezanların kaldırılması, müezzinlerimizin asıl vazifeleri olan ezanı canlı olarak okumalarıdır (Elbette ki, bu şekilde okunacak ezanların feyiz ve bereketi çok daha değişik olacaktır.).

Diyelim ki, diyanet telsizlerle ezan okumayı kaldırdı. Ama yine de sıkıntı bitmiyor. Belki müezzin kardeşlerimizin pek hoşuna gitmeyecek ama; birçok yerde durum bundan ibarettir (Diyanet'in, müftülüklerin murakıp ve müfettişleri durumu pek ala kontrol edebilirler). Minareler ne içindir... Bugün minareler yapılış gayelerine göre kullanılıyorlar mı Eski camilerde, yeni camilerde... Minarenin dibine cihazı koy. Hiç merdiven çıkmadan ezanı oku.

Ülke çapında birçok tarihi minarelerimizin içleri örümcek ağları ile örülmüş. Aylardır, belki senelerdir şerefelerine çıkılmamış bile Minarelere çıkan yok. Minarenin şerefesinden ezan okuyan yok. Muhterem Diyanet İşleri Başkanımızdan konunun üzerine acilen eğilmesini yeniden minarelerimizi ezan-ı Muhammedi ile buluşturmasını sabırsızlıkla beklemekteyiz. Yıllar önce, Üsküdar'da bir ezan dinlemiştim. Hâlâ hatırlıyorum. O okunan ezan kalplere adeta huzur telkin ediyordu. Merkezdeki iki caminin müezzini çok güzel anlaşmışlar. Biri okuyunca öbürü duruyor. O başlayınca diğeri duruyordu. O zaman birçok yaşlı ve gencin ortada durup büyük bir dikkat ve huşu, huzur içinde ezanı dinlediklerine şahit olmuştum...

Şu an epeyce zaman orada öğlen vakti bulunmadığım için aynen orada, aynı şekilde ezanların okunup okunmadığını bilmiyorum. Güzel sesli müezzinlerimizden güzel ezanımızı bütün minarelerden inşallah en yakın zamanda duymak üzere... Burada camiler haftası dolayısı ile Muhterem Diyanet İşleri Başkanımızdan bir istirhamım olacak; ülke genelinde birçok camilde telsizler vasıtası ile merkezlerde yapılan Cuma vaizleri şehirdeki, köylerdeki camilere aktarılmakta. Caminin bir yerine küçük bir radyo veya bir hoparlör koyuyorlar. Parazitli, cızırtılı bir ses geliyor. Ne konuşulduğu anlaşılmıyor bile. Cemaat onu dinleme yerine cami içinde kümeler oluşturup ezan okununcaya kadar sohbet ediyorlar, tabir caizse cami bir sohbet yerine dönüyor Ezan okununca namaza kalkıyorlar.