Çabuk şöhret olmanın yolu

Çabuk şöhret olmanın yolu

ALİ SANDIKÇIOĞLU

Peygamber efendimiz (SAS) bir hadisi şerifinde; "Şöhret afettir" buyurmasına rağmen nice insanlar şu fani dünyada, öyle veya böyle şöhret olmanın peşinden koşarlar. Türkiye'de çabuk şöhret olmanın iki kestirme yolu vardır. Birincisi kendine laik ve aydın(!) süsü vererek, milletin bütün mukaddes değerleri ile alay edeceksin. Saldıracaksın, hücum edeceksin. En başta dinin kutsal saydıklarına akıl almaz bir şekilde hakaret edeceksin. Ezandan, saladan rahatsız olduğunu bildireceksin. Minarelerden hoparlör ile ezanın okunmasına karış çıkacaksın. Her fırsatta dinle ve dindarlarla alay edeceksin.

Onları; gericilikle, yobazlıkla, irtica yapmakla itham edeceksin. Bir metrelik başörtüsünden korkup, başörtüsüne amansız bir şekilde düşman olacaksın. İrtica hortladı, laiklik elden gidiyor diye bağıracaksın. İmam hatiplerin, Kur'an kurslarının kapatılacağını söyleyeceksin. Şayet bayan isen; açıldıkça açılacaksın. Din ve dindarlardan nefret ettiğini haykıracaksın. Dinine sahip çıkanlara orta çağ zihniyetli insanlar diyerek hakaret edeceksin Peygamber efendilerimize en ağır şekilde hakaretler edeceksin. Şayet bir gazetede yazarsan, bir TV'de (Zihniyetleri belli) konuşacaksan yapacağın iş bellidir. Dini çağ dışı ilan edeceksin. A'dan Z'ye Diyanet'e ve dini müesseselere, din adamlarına, imamlara, müezzinlere, müftülere tüm diyanet teşkilatına saldıracaksın. Haccı yasaklayacağınızı anlatacaksınız. Okullarda verilen din derslerine şiddetle karşı çıkacaksın.

Din derslerinin okullardan kaldırılması lazım diyeceksin. Hiç olmazsa cenazeni İslam'la alay eder şekilde alkışlatarak kaldırtacaksın. Beni türkülerle gömün, camiye, kiliseye, havraya götürmeyin diye vasiyet edeceksin. Babanı, ananı herhangi bir caminin musallasına getirip koyacaksın. Şöhretliğin icabı sen ananın, babanın secdesiz, rükusuz cenaze namazını dahi kılmayacaksın. Şayet namaz kılarsan adın gerici olur, istediğin şöhrete de ulaşamazsın. İstediğin makamları elde edemezsin. Çünkü sen kısa sürede meşhur olma yolundasın. Türk devletinin kalkınma için attığı bütün adımları kötüleyeceksin. Yollar, barajlar, köprülere, silah sanayiine, şimdi yapılması düşünülen onun için plan ve projeler yapılan Kanal İstanbul'a bütün gücünle karşı çıkacaksın.

Unutmayınız bir siyasi parti bir zamanlar seçim propagandasını "Köprüye hayır!" diyerek oluşturmuştu. Batıda fuhuş adına, moda adına ne türlü rezillikler varsa onların medeniyet diye ülkeye getirilmesi için çalışacaksın. Bunun adına isterse LGBT desinler. Onlara bile hürriyet vereceğiz diye afişler bastırıp astıracaksın. İşte sen o zaman kısa zamanda bir aydın, hürriyetperver, bir ilerici ve bir medeni(!) hatta vatan kurtaran insan olarak ilan edilir, göklere çıkartılırsın.

Lütfen siyasi tutuculuğu, bağnazlığı bir tarafa bırakalım. Vicdanı muhasebe ederek ve insafla 15 Temmuz öncesi ve sonrası bir yolunu bulup çeşitli yollarla yurt dışına kaçan dünün, aydınlarına, iş adamlarına, din adamlarına, meşhurlarına, sözde yazarlarına, hukukçularına, ilim ve fikir adamlarına(!) Bir göz atalım. Bu insanların bazıları, bazı Avrupa ülkelerinde krallar gibi ağırlanmadılar mı Madalyalarla taltif edilmediler mi Bunların şöhret(!) olmalarına sebep sadece ve sadece milletin diline, dinine, tarihine, ecdadına, milli ve manevi değerlerine, iktidarına düşman olmak, milletin değerlerine, inançlarına karşı çıkmaktan başka nedir Bunlar; siyaha beyaz, beyaza siyah diyen çağın çok çok gerisinde kalmış, milletin kafa yapısına uymayan sözde aydın, bilge ve kültürlü(!) insanlar diye bizlere yutturulmaya çalışılan insanlar değil mi

Vatandaşınla ters düş. Dine düşman ol. Şöhret merdivenlerini çok çabuk tırmanırsın. Nobel Edebiyat Ödülü, Barış Ödülü bile alabilirsin (Yerli ve yabancı Nobel Ödülü alanlara bir bakınız). Sana o zaman Avrupa Parlamentosunda konuşma imkânları bile sağlanır. Yeter ki sen tarihine, geçmişine küfret. Türkiye'ye düşman olan yabancıların uşaklığını ve piyonluğunu, manda olmayı kabul et ve sadakatle yap. İkinci kısadan şöhret olmanın yolu; dini istismar etmektir. Yalandan dindar gözükeceksin. Din, diyeceksin, diyanet diyeceksin, ezan diyeceksin, Kur'an diyeceksin, bayrak diyeceksin. Şeyhleri, dergâhları ziyaret edeceksin. Bu kadarı yetmez. Kılık kıyafetini değiştireceksin.

Bir sahte şeyh bulup ona mürit olacaksın. Arada bir sahte şeyhinin elini öptüğünü resimleyip servis edeceksin. Şeyhin işaret ettiği yerlere yardım edeceksin. Falan zat, falan derneğe, falan vakfa bu kadar bağışta bulundu. Ne iyi insan ne mübarek insan. Yardım olarak verdiğin para biraz fazla olursa sahte şeyhten; müritler arasında ismin liste başı olur. O zaman herkes sana hürmet eder, önünde saygı ile eğilir. Nakdi ve ayni yardımlarınız biraz daha çok olursa dernek ve vakıf başkanı sana basın yolu ile teşekkür eder, sayfalarca methiyeler düzer.

Daha çok şöhret sahibi olmak istersen: Bu saydıklarım yetmez. Sen dış görünüşe değer ver. Aile yaşantın nasıl olursa olsun. Senin için dış görünüş önemli. Riyakâr davranacaksın. Şöhretin basamaklarını kolayca tırmanmak için elbette ki görünüş önemli. Hele bir şöhret ol. O zaman sana dünyalığın bazı kapıları kendiliğinden açılır. Dün tasavvuf, din, tarikat diyen, fukara-i sabirin diyen, hicretten, cihattan, yetim hakkından dem vuran bazı sahtekârları görmedik mi Nasıl da dini istismar ederek holdingleştiler Günümüzde son yapılan seçimde bazı küçük sağ görüşlü partiler. Bazı holdingleşmiş tarikat mensupları, hiç de Cenab-ı Hakk'tan korkmadan, yer altını, ebedi âlemi düşünmeden bebek katilleri, bayrak ve vatan düşmanları ile beraber olmadılar mı Kendi taraftarlarına talimatlar yağdırarak vatan hainleri ile birlikte hareket etmediler mi