"Burası bizim öz vatanımızdır.."

"Burası bizim öz vatanımızdır.."

ALİ SANDIKÇIOĞLU

İslam dini Hz. Peygamber Efendimiz (SAS) tarafından ilan edildği günden, günümüze kadar yeryüzünde İslam dinine ve Müslümanlara düşmanlık, zulüm, iskence ve her türlü eza, cefa yapılıp gelmektedir.

Şehit kanları ile sulanmış güzel vatanımız ANADOLU'da bir zamanlar "ALLAHU EKBER" demek yasaklanmış, aslına uygun olarak ezana ve kamet okuyanlar mahkemelerde süründürülmüş ve çeşitli cezalara çarptırılmışlardır. Geçmişte ülkemiz öyle bir hale gelmişti ki, Ecel döşeğinde olanlara bir Fatiha, bir Yasin-i şerif okuyacak insanlar yoktu. Cenazeleri kaldırmak için birkaç köy ötesinden cenaze namazını kıldırıp, cenazeyi kaldıracak imam bulunup getirilmeye çalışıyorlardı.

Hele birilerince: Kur'an-ı Kerim en büyük tehlike kabul edilmekte idi. Kur'an okuyanlar, okutanlar jandarma dipçikleri altında, günlerce karakollarda ezalara tabi tutuluyorlardı. Nice paha biçilmez tarihi eserler, Arapça el yazma kitaplar, zalim despotlardan korktukları için dedelerimiz tarafından ya gömülmüş ya da içleri sızlayarak yakılıp yok edilmişlerdir. O meşhur (!) istiklal mahkemeleri inandıkları gibi yaşamak isteyen, nice Müslümanı idam ettirmiş, yaşı müsait olmayanların yaşlarını yükselterek, ölmüş, defin edilmiş insanları mezarlarından çıkararak hukuk adına, adalet adına idam etmişlerdir!..

Geçmişten o günün zulüm ve eziyetleri anlatan bir yazıyı hiçbir şey ilave etmeden buraya almak istiyorum: Bir kısım insanların yaptıkları patates, soğan vs. gibi algı operasyonlarına inanmayalım. Kanmayalım. Türk milleti kuru soğan, kuru ekmek yer, ayakkabı bulamazsa kara lastik veya çarık da giyebilir. Takım elbisesi olmasa, yamalı elbise de giyer. Ancak asla! Ve asla! Esareti, uşaklığı, vatansızlığı kabul etmez.

Birileri kendi ihtirasları yüzünden ısrarla gençliği sokağa dökmeye, hükümetimize ve devletimize karşı isyana davet ediyor!.

Siyasi ikballeri uğruna ülkemizde ki istikrarı, birlik ve beraberlik için yürütülen çalışmaları bilerek ve maksatlı olarak baltalamak istiyorlar..

Geliniz son günlerde ülkemizde her koldan yürütülen algı operasyonları ve saldırıların esas hedefinin ne olduğunu iyice araştıralım ve anlamaya çalışalım:

Devletimize, vatanımıza, bayrağımıza, ezanımıza, Kur'an'ımıza hep birlikte sahip çıkarak; hürriyet içinde, kardeşçe birlik ve beraberlik içinde yaşayalım. Allah o kara günleri bu millete bir daha göstermesin inşallah. Şimdi o malum kara günlerde yazılmış bir yazıyı birlikte okuyalım:

"Niçin Türk halkının dini inkişafını baskı altında tutuyorlar Millete din hürriyeti, vicdan hürriyeti, tedris hürriyeti verdik diye niçin bizi aldatıyorlar Biz bu kadar istihfafa lâyık bir millet miyiz Biz bu memleketin sahibi değil miyiz Hıristiyanlar, Yahudiler istedikleri lisanla ibadet etsinler, istedikleri gibi çocuklarına din dersi versinler de, biz Kur'an dilimizle ibadet ettiğimiz için zindanlara atılalım Çocuklarımıza din ve iman öğretmekten mahrum bırakılalım Bu, revayı hak mı Milletin mazisiyle alâkasını kesmeğe ne hakkımız var Bu topraklar ecdadımızın kanıyle yoğrulmuştur. Onların ruhundan utanalım. Onların ruhlarına biraz saygı gösterelim. Ecdadadımız din ile dünya işlerini pek güzel ayarlamışlar, bütün cihana ün salmışlardı. Ne zaman içimize farmasonlar karıştı, o vakitten beri maneviyatımız tahripten azade kalamadı. Gün geçtikçe manevi bünye çöküyor. Bu işin sonu nereye varacak Bu toprakları kim müdafaa edecek Milletin yıkılan maneviyatını kim düzeltecek Maneviyatsız bir millet yaşar mı Göz göre, göre felâkete sürükleniyoruz. Milletin vicdanından, dininden, imanından hâlâ elini çekmiyorlar. Çocuklarımız Allah, Peygamber namına, din, iman namına bir şey bilmiyor. Ne kendileri okutturuyor, ne bize bırakıyorlar. Müthiş bir inat ve ısrar. Açılacak imam, hatip mektepleriyle Maarifin ne alâkası var Maarif Diyanet İşlerini de üzerine alıyorsa o vakit Diyanet Riyasetine ne lüzum var Hem lâikiz diyorlar, hem din işlerine karışıyorlar. Yahu, siz ne biçim adamsınız Sizde hiç insaf, merhamet yok mu Milletin vicdanını pençelerinize almışsınız, ezdikçe eziyorsunuz. Bırakınız bizi kendi halimize. Memleketimizde yaşayan Hıristiyanlar, Yahudiler kadar da hakkımız, hürriyetimiz yok mu Karışmayın bizim dinimize, imanımıza. Allahu Ekber dediğimiz için ne hakla bizi zindanlara atıyorsunuz Laik misiniz, yoksa din hasmı mı Burası bizim öz vatanımızdır. Öyle iken bu aziz topraklarda ecnebi bir memlekette yaşar gibi ıstırap içinde, ruhlarımız kıvranıyor. Çocuklarımız din, iman namına bir şey bilmiyorlar. Camilerimiz imamsız kaldı. Dinimizin şevketi söndü. Din müesseselerimizi örümcekler sardı. Biz bu kadar hakarete, bu kadar zillete düşecek bir millet miyiz Yarabbi, ne büyük günahımız varmış ki, bizi bu zelil hale düşürdün. Sürünüyoruz. Ellerinden hürriyetleri alınmış, esarete düşmüş milletler gibi yalvarıyoruz, din hürriyeti, vicdan hürriyeti dileniyoruz. Fakat aldıran yok. Kalplerinden insaf, merhamet hisleri silinmiş, ne yapalım Kime yalvaralım Bütün kulaklar sağır. Bütün vicdanlar tıkalı. Kadınlar gibi oturup ağlamaktan başka elden ne gelir"