Bir dost bir post yetmez bana
ALİ SANDIKÇIOĞLU
Türk edebiyatında türkülerin de önemli bir yeri vardır. Anonim bir Erzincan türküsüne ufak bir değişiklik yaparak yazımın başlığı yaptım. Ecdadımız tarafından, söylenmiş veya kaleme alınmış bütün masallarımız, atasözlerimiz, hikayelerimiz, kasideler, naatlar, ağıtlar, türküler vs. hepsi bizlere insanlığın lehine, hayrına, ahlak, edep için güzel yönde öğütler verir. Atalarımızın şarkıları olsun, türküleri olsun şimdikiler gibi insanı ahlaksızlığa, edepsizliğe, aileyi temelden yıkmaya, şehevi arzuları teşvike yönelik değildi. Bilhassa milli ve manevi değerleri daha olgun seviyelere ulaştırmak için okuyanlara, dinleyenlere dersler verir mahiyetteydiler (Mehter marşları ve İstiklal Marşı gibi.). Anonim olan türkü veya deyimin birkaç kıtasını buraya aldıktan sonra esas konumuza dönelim:
"Bütün dünya senin olsun
Bir dost bir post yeter bana
Atlas libas senin olsun
Bir dost bir post yeter bana
Beyler tahtından inerler
Ayaksız ata binerler
Toprağa gömüp dönerler
Bir dost bir post yeter bana
Sonu yok dünyada n'olur
Ecel gelir seni bulur
Seyit sefile'm işin bilir
Bir dost bir post yeter bana.".
Allah'ın insanları tevhide davet etmek için gönderdiği bütün peygamberler, nebiler, veliler, Allah dostları dünya nimetlerinden yeterince istifade etmekle birlikte ahireti birinci planda tutmuşlar, bütün çalışmalarını ebedi alem için yapmışlardır. Bu büyük insanlar, manevi önderler bir nevi dünyadan yüz çevirmişlerdir, el etek çekmişlerdir (Tasavvuf tarihi birçok ibretli kıssalarla doludur.). Hiçbir zaman dünyayı ön planı çıkartıp değer vermemişlerdir. Kur'an-ı Kerim'de dünyanın faniliği ile alakalı birçok ayeti kerime vardır. Hepsini buraya almamız mümkün değil. Birkaç ayeti kerimenin meallerini birlikte okuyalım.
Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'inde:
"Nefsanî arzulara,(özellikle)kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır."(Âl-i İmran, 14).
"Dünya hayatı, bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için âhiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdiremiyor musunuz"(En'am, 32, Ayrıca bkz: Câsiye, 36, Hadîd, 20).
"Ey îmân edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz Dünya hayatını, âhirete tercih mi ediyorsunuz Fakat dünya hayatının faydası âhiretin yanında pek azdır."(et-Tevbe, 38).
"Allah dilediğine rızkını bollaştırır da daraltır da. Onlar dünya hayatıyla şımardılar. Oysa âhiretin yanında dünya hayatı, geçici bir faydadan başka bir şey değildir."(er-Ra'd, 26).
"Her kim bu çarçabuk geçen dünyayı dilerse ona, yani dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadarını dünyada hemen verir, sonra da onu, kınanmış ve kovulmuş olarak gireceği cehenneme sokarız."
"Kim de âhireti diler ve bir mümin olarak ona yaraşır bir çaba ile çalışırsa, işte bunların çalışmaları makbuldür."
"Bu dünya hayatı sadece bir eğlenceden, bir oyundan ibarettir. Âhiret yurduna(oradaki hayata)gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilmiş olsalardı!"(el-Ankebut, 64).
"İşte onlar, âhirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir. Bu yüzden ne azapları hafifletilecek ne de kendilerine yardım edilecektir."(el-Bakara, 86)
Ne Cenab-ı Hak ne Peygamber Efendimiz ve ne de diğer peygamberler, enbiya ve evliyalar dünyaya hiç değer vermediler. Ayeti kerimelerin yanında Peygamber Efendimizin (SAS) dünya ile alakalı birçok hadisi şerifleri vardır. Elbette ki hepsini buraya almamız mümkün değildir. Bir kısmının meallerine birlikte göz atalım. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyuruyor:
"Sevininiz ve sizi sevindirecek şeyler ümid ediniz. Allah'a yemin ederim ki, sizler için fakirlikten korkmuyorum. Fakat ben, sizden öncekilerin önüne serildiği gibi dünyanın sizin önünüze serilmesinden, onların dünya için yarıştıkları gibi sizin de yarışa girmenizden, dünyanın onları helâk ettiği gibi sizi de helâk etmesinden korkuyorum."(Buhârî, Rikak, 7; Müslim, Zühd, 6)
"Benden sonra size dünya nimetlerinin ve zînetlerinin açılmasından ve onlara gönlünüzü kaptırmanızdan korkuyorum."(Buhârî, Zekât, 47; Müslim, Zekât, 121-123)
"Dünya tatlıdır ve manzarası hoştur. Şüphesiz ki, Allah dünyanın idâresini size verecek ve nasıl davranacağınıza, ne gibi işler yapacağınıza bakacaktır. O hâlde dünyadan sakının ve kadınlardan korkun."(Müslim, Zikr, 99)
"Yanımda şu Uhud dağı kadar altın olsa, bu beni sevindirmez. Bir borcu ödemek için ayırdığımdan başka da yanımda bir dinar bulunarak üç gün geçmesini istemem. (Rasûlullâh önüne, sağına, soluna ve arkasına elleriyle verme işâreti yaparak) yanımda bulunanı, Allâh'ın kullarına şöyle şöyle dağıtmak isterim"