Âmin (1)

Âmin (1)

ALİ SANDIKÇIOĞLU

Mübarek aylar, mübarek günler ve geceler gölgesi üzerimize düşen Ramazan-ı Şerif münasebeti sebebiyle iki hafta, Âmin demenin faziletini imkanlarımız ölçüsünde incelemeye çalışacağız inşallah. Cenab-ı Hakk'a sonsuz şükür ve hamdolsun ki yeniden mübarek üç ayara kavuştuk, ilk kandili Regaib, Miraç ve Berat gecelerine kavuşarak uğurladık. Bu yüzden nasip olursa iki hafta devam edecek "Âmin" kelimesini ele alacağız. Günlük hayatımızda çokça telaffuz edip kullandığımız iki kelime vardır. Bunlardan biri "Âmin" diğeri de "İnşallah" kelimeleridir. Bugün inşallah "Âmin" kelimesini incelemeye, hangi manaları ifade ettiğini izaha çalışacağız.

Cenab-ı Hakk bütün hayırlı işlerimizde bizleri muvaffak eylesin inşallah Âmin. Âmin lafzı Arapça asıllı bir kelimedir. Yapılan duadan sonra icabet temennisiyle söylenilen bir kelimedir. "Temin" de Âmin demektir. Bu kelimenin aslı Nezir, Nekir vezninde emirdir. Ehli hicazın lügati olup; kısaltılarak Âmin şeklinde ve biraz da uzatılarak "Âmin" şeklinde kullanılmaktadır (Nihaye: Tacül arus). Bazı lisan âlimleri: Âmin kelimesinin Kabil ve Habil vezninde yabancı bir kelime olduğunu söylemişlerse de bu iddia yanlıştır. Çünkü bir kelimenin ecnebi olabilmesi için onun Arapçada bir vezni bulunmaması icap eder. Oysa Âmin kelimesinin maksur olarak birçok vezini vardır (Sihab, C.1 S.148).

Emin'in veya Âmin'in İbrani veya Süryani bir kelime olduğunu söyleyenler vardır (Umde-ül kari C.2 S.107). Oysa İbn-i Ebi Sevbe'nin Musannifinde, Beyhakinin delailinde, Ebu Meysereden rivayet edildiğine göre Cibrili Emin Peygamber Efendimize (SAS) Fatiha-i Şerifeyi okuturken Peygamber Efendimiz "Veleddallin" deyince: Cibrili Emin Peygamber Efendimize (SAS) "Âmin" de demiştir. Bu bakımdan alemlerin efendisi Peygamberimiz "Âmin" kelimesini bana Cebrail öğretti buyurmuştur." (Ahkamul Kur'an C.1 S.14).

Âmin, "kabul buyur" demektir. Dualardan sonra "Âmin" deme uygulaması sünnetle sabittir. Hz. Peygamber (SAS), "İmam 'âmin' dediği vakit siz de 'Âmin' deyiniz. Zira kimin 'Âmin' demesi meleklerin 'Âmin' demesine denk gelirse, o kişinin geçmiş günahları affolunur." (Buhârî, Ezan, 111-113 780-782; Müslim, Salât, 72 410) buyurmuştur. Namazda Fâtiha suresi okunduktan sonra âmin demek de sünnettir (İbn Mâce, İkâmetü's-salavât, 14 853-855).

Bir başka ifade ile; Âmin kelimesinin açıklama ve izahı: "Asıl şekliÂminolan kelimenin kökeni ve anlamı hakkında bugüne kadar çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Üzerinde durulan tezlerin başlıcaları, Museviler ile Hristiyanlar tarafından daamenşeklinde (âmenâmêntelaffuz edilir) ve aynı amaçla kullanılmasına dayanılarak İbranice veya Süryanice'den Arapça'ya girdiği, Arapçaemn"inanmak, güvenmek" kökünden türediği ve Allah'ın isimlerinden biri olduğu şeklindedir. Bunların ikincisi ile ilgili olarak ayrıca kelimenin yapısı, lügat ve terim mânaları gibi hususlarda çeşitli fikirler ileri sürülmüş ve lügat mânası "kabul buyur" veya "icâbet eyle" olmamakla birlikte, bu anlama gelmek üzere Allah'a hitaben kullanılan bir terim olduğu görüşü benimsenmiştir (bk. Lane, I, 102;İTA, I, 406-407). (Alıntı: TDV İslam Ansiklopedisi).

Ebu Hureyre'den (RA) rivayet edilen bir hadisi şerifinde Peygamber Efendimiz (SAS) şöyle buyurmaktadır: "Âmin Rabbül Alemi'nin bir mührüdür. Onunla Allah (CC) Mümin kullarının duasını tamamlar." Âmin bir mühürdür. Duaların sonunda Âmin demek sünnettir. Peygamber Efendimiz (SAS) bir adÂmin ısrarla dua ettiğini işitince, "Mührü basarsa vacip oldu!" buyurmuşlardır.Ashab-ı Kiram: "Mühür nedir ya Resulallah" diye sorunca da "Duasına Âmin demektir" buyurmuştur. "Duaların sonunda söylenen "Âmin!", mümin kullarının dili üzerinde alemlerin Rabbinin mührüdür."