Yanlış Yanlıştır

İnsanın sağlıklı dengesi doğrular üzerine kurulu olanların yönelimi, yürüyüşü olumlu ise sapmaları olmaz. Hatalar kimi zaman anlık gafletlerdir. Duyarlı ve dikkatli olununca kısa sürede kusurlar giderilir.

Kişilere karşı olmaktan çok yanlışların sürekliliği olmasıdır. Sürekli yanlışlar yapılıyorsa kişide de bir sorun var demektir. Yanlışlarda ısrar samimiyetsizlikten ya da tutturulan yolun niyetinden kaynaklanır.

Bir insanın geçmişinden içinde bulunulan ana bakılır. Yanlışlar sürüyorsa o zaman kişiye karşı bir tutum belirlenir. Ondan uzak durulur, birlikte olunmaz, kendi yönüne ve yürüyüşüne bakar.

Bir toplumu yanlışlarıyla oyalama ihanettir. Onları buna alıştırma ve kanıksama da o halka yapılan bir zulümdür. Öncülük savında olanlar her zaman için halkının değerleriyle, inancının gerekliliğiyle sağlıklı bir düzlemde bulunma zorunluluğu olmalı.

İnsana güven, kişilerin bulunduğu, yaşadığı süreçteki genel tutum belirler. Genelde insanın geçmişi göz önünde bulundurulur.

Yaşadığımız çağda insanlığı kasıp kavuran dalgalar, genel anlamda alt ediyor. Dengeler bozuluyor. Çıkar ve tutkular ağır basınca hakkaniyet gözetilmiyor. Ya da öncüler kendilerini ve çıkarlarını öncelerler.

Mevlâna'nın Mesnevi'sinde geçen mesellerin birinde Bağdat'ta bir sultanın bir veziri, kendi halinde ve yaşayışında. O, kendisine ait bir evinin odasına gider kapanır, kapıyı kilitler bir süre sonra çıkar. Odasının kapısı sürekli kilitlidir. Etrafında bulunanlar vezirin odasında kim bilir neler neler biriktirmiş inancındadırlar, sürekli sultana gammazlarlar. Sultan onlara, "gidin odasına bakın ne varsa sizin olsun" der. Kapıyı kırar içeri girerler. Bomboş bir oda. Bir köşede bir çift çarık, bir de eski bir hırka var. Odanın altını üstüne getirirler, orayı burayı kurcalar ve kazarlar hiçbir şey bulamazlar. Sultana mahcup bir şekilde dönerler. Sultan vezirini çağırır, o hırka ile çarık hakkında sorar. Vezir geçmişini unutmamak için geçmişinde giydiği çarık ile o hırkasıyla yüzleşmek için odasına kapandığını söyler.

İnsanın geçmişi geleceğidir. Geçmişinin istikameti, gidilen yön varılmış olan bulunulduğu an insanın kendi tanıklığıdır.

Günümüz karmaşasına dönüldüğünde kısa sürede büyük servetler biriktirenler ister istemez belleklerde soru imi bırakırlar. Ya da yapıp ettikleri belleklerde yer eder. İnsanların konuşmaları, davranışları unutulur gibi görünse de unutulmaz. Belleği kuvvetli olanlar, duyarlığı olanlar bir kenara kaydederler.