Umutların tükendiği anda bir yenisi başlar

Üstad Sezi Karakoç'un şiir toplamının adı: "Gün Doğmadan". Bu, "Gün doğmadan neler doğar" deyiminden doğma. Müslümanların ve insanlığın iyice sindiği, kabuğuna çekildiği, eli kolu bağlı olduğu bir zamanda İran'ın direniş ve çıkışı yeni bir başlangıç ve umut oldu. Önceki yazımızda, "Bu direniş başarılı olmasa bile yeni bir başlangıç yapmış olması önemli" demiştik. İnsanlığın umudunu yeşerten bir başlangıç. Kafası karışık olan, suya sabuna dokunmayan, bunu bahane düşünen önemli bir kesim vardı ve baskındı.

Emperyalizm hedef aldığı bir yeri, sonuca varmadan bırakmak istemiyor. Bunun çeşitli yollarını dener. Her türlü çılgınlığı bile yapar. Geçmiş zamanlar bunun örnekleriyle dolu.

Bugün için Müslümanların birlik oluşu sadece kendileri için değil, mazlum hemen bütün topluluklar için önemlidir.

İnsanlık insan olarak kardeşimizdir. Her mazlum, yalnız kimsesiz halklar ve insanlar insan kardeşimizdir. Emperyalizmin tuzağına düşmüş mazlumlar ve çaresizler insan kardeşimiz. Her Müslüman doğal, manevî kardeşimizdir. Türk, Kürt, Arap, Acem, Fars, Peştu yeryüzündeki bütün Müslümanlar kardeşimizdir. Kardeşlik hukukumuz boyutları çok geniş.

Önemli olan Müslümanların bir uyanış içinde olmalarıdır. Her türlü bahane ve gerekçe bir yana bırakılmalı. Önceki yazılarımın birinde "çember daralıyor" yazmıştık. Bugün için gelinen nokta burası. Şu aşamada birliktelik sağlamak için neler yapılabilir.

Biliyoruz ki içimizdeki zihni, kafası tam anlamıyla bulamaca karışmış bulunanlar bozuk plak gibi cızırtılı sesleriyle aynı takıntılarını sürdürüyorlar.

Bizleri mutlu eden, hiçbir şeyinin olmadığı, birkaç saat içinde yer ile yeksan olacağı varsayılan İran'ın gösterdiği direniş, çıkış ve hazırlıklı oluş insanlığın umudunu arttırmış bulunmaktadır. Olması gereken güçlerin birleştirilmesi. Hemen bütün Müslüman toplulukların güçleri oranında işbirliğine girişmeleridir.

Gazze konusunda artık umutların iyice tükendiğini, oradaki insanların tamamen yok edileceği, bölgenin Siyonizm işgaliyle sonuçlandığına iyice inanılmıştı. Özellikle ülkemizdeki hamasi duygularla Suriye'den sonra, "Bizi bekle Kudüs geliyoruz!" absürtlüklerinin ardından, Suriye'nin tam anlamalıyla işgali, Beyrut'un çökertilmesiyle mutların tükendiği bir zamanda yeniden gün doğdu, Gün ışıdı, insanlığın heyecanı karşılık buldu.

İnsanlığın üzerine bir karabasan gibi çöreklenmiş olan emperyalizm-Siyonizm iş birliğiyle varılan durum ortada. Şu ana kadar doğrudan ortada görünmeyen ABD emperyalizmi bu gece fiilen devreye girmiş bulunuyor. Almanya başbakanının ifadesiyle Batı'nın kirli işlerini yapan Siyonist İsrail var. Bu bilinen bir gerçek bir anlamda da Batı'nın gerçek yüzünü gösteren bir yaklaşım.