Kısır Döngü

Hayatı çıkmaza sürükleyen süreçler zihinlerin dumura uğradığı anlardır. Bir işin içinden çıkılamaz o zaman türlü oyunlar, tezgâhlar devreye girer. Oyalanmayanlar zapt edilemezler. Psikolojik gerilimler arttıkça travmalar artar. Bir toplumun bunalıma sürüklenmesinin yolu oyalamadır. Kimi olaylarla, hayati imiş gibi gündemde tutmak, dikkatleri oraya yoğunlaştırmadır. Bu bunalımlı toplumlarda kısmen de olsa geçerlidir.

Zihinler körelince insanlığa umut olabilecek adımlar atılamaz, ayakta durmanın hileleri ile istenilen yere tutunmaya bakılır. Bunun sonunun olmadığı bilinir. Olması gereken, insanın insana fırsat vermesi, yol açıcı olması, umut kapılarının sadece kişinin kendisinde değil başkalarıyla da olabileceğini göstermesidir.

Mevlâna Mesnevi'de çokça hikâyeler anlatır. Bunlar sıradan gibi görünür. Oysa insan psikolojisinin dağılmışlığını gidermenin, yol bulmanın türlü yolları var. Hayatlar deneyimlerle geçiriliyor. İnsan kimi zaman önünü göremez olur. Bir dokunuş bir uyarış çok şeyi değiştirebilir.

Kitleler, oyalanma yöntemleriyle belli bir kalıp, daralmış zihinlerin tam anlamıyla tutsağı ve tuzağı olur.

Mesnevi'de kocamış aslan, tilki ile eşek hikâyesi var. Aslan artık yerinden kıpırdayamayacak halde kötürümleşmiş, açlıktan adım atamaz hale gelmiş. Etrafında dolanan bir tilki var. Tilkiye kendisine yem olması için, en saf gibi görünen bir hayvan olan bir eşek getirmesini ister. Eşeğin sahibi onu o kadar çok çalıştırıyor ki, sırtında yaralar çıkmış çaresiz bir hayvandır. O bu halinde şikâyetçi iken ona acıyan biri sarayın ahırına götürür, beslenmesi ve kendine gelmesi için orada bırakır. Eşek, oradaki semiz atlara, katırlara bakar onlara imrenir. Kendi haline ve çaresizliğine yanar. Konuyu uzatmamak için kısa kesiyorum. Bir süre sonra bir buyruk gelir o semiz ve güçlü hayvanlar çıkmakta olan savaş alanına götürülürler. Getirildiklerinde hemen hepsi perişan olmuş, yara bere, kırık dökük içindedir. Eşek bunları görünce kendi haline razı olur, eski hayatına döner. Tilki ise onu aslana yem etmek için, yanına gider, çayırların, çimenlerin, yeşilliklerin bol olduğu bir yere götürmeyi önerir. O ise gördüklerinden sonra bulunduğu hale razı olduğunu, gitmek istemediğini söyler. Tilki diyaloglarla ne yapar eder onu ikna eder. Aslanın olduğu yere doğru gidince, aslanın aslanlığı tutar, kükrer. Eşek gerisin geri çekilir gider. Tilki aslana içerler, neden böyle yaptığını söyler. Gene onu ikna edip getirmesini ister. Eşek bu, gene oyuna gelir, gene kanar.

Şöyle durup etrafa bakıldığında benzer durumların yaşanmakta olduğu görülür. Aslanlar ve onun etrafındaki tilkiler hayatta hep var ve olacak. İnsan dikkat ve bilinci oluşmadıkça bu gibi kanışlar süregidecek. Bir yanıyla bu kısır döngüler oldukça insan huzur bulamaz.