"Safderunlar cemaati" - Ân diyarı (66)

Selim Ali, işin başı hürriyet Ötesi insanın yüz sayısını çoğaltır. Kimse kimseyi tanıyamaz.

Korku, esaret, fukaralık, cehalet, yüzsüzlük, netsizlik, zamansızlık, sanatsızlık, zanaatsızlık, hâl dilini tercüme edememek (mukteza-yı hâli bilememek) çöküşün ayak sesleridir.

Bu liste daha uzar da... Düşünesin diye... Birkaç pencere açayım dedim.

Bu ahirzamanda Deccal'ın o kadar çok oyunu var ki... Müteyakkız olmanın en lüzumlu yeri burası...

İyilik yapıyorum diye neler yaparsın da şeytan sevindirirsin haberin olmaz.

Her şeyi ben mi diyeyim! Azdan çok anla. Çoktan "kendine görelikleri" seç.

Her şeyin dersi kursu olmaz. Hayat her dem yeniden demlenen bir şey...

Seninle o yukarıdakileri daha sonra konuşuruz da... Bilgin Abi bir şeyler diyor. Bugün kısa kısa "uzun" demiş; her zaman olduğu gibi... Çocukluğuna, gençliğine gitmiş, anneciğini, dedesinin atlarını özlemiş. Kulak verelim:

"Bütün dünya tek renk olsun istiyorlar.

Çiçekler niye renk renk

Siyah önlük, beyaz yakalık...

İlk mektep öyle bitti.

Orta mektep şapkalıydık.

Ayrı giyinmek yasak.

Hoca ne derse o.

Soru sormak hem lüks bir şey hem cesaret ister.

Otur, dedi mi otur.

İki kere iki dört diyorsa dört...

Yaşamak, dert diyorsa dert...

Dördü anladık haydi de;

Yaşamak güzel bir hikâye hocam.

Güleç bir şey yaşamak.

Sizse çok gergin çok sert...

Yaşamak bir servet hocam!

Hayat bize çok yakın;

Ne kadar uzağız öyle hayat ülkesine.

Estetik, adalet, hürriyet...