Huzurun felsefesi Felsefenin huzursuzluğu (1)

Din, ahirete yönelik olduğundan, dindarlar dünyada saadeti göremez, gibi şeyler söylüyor Prof. Dr. Yasin Ceylan. İmam hatip çıkışlı imiş. Medreselerden geliyormuş. Sözün tam mânâsıyla "felsefe yapıyor," desem mübalağa olmaz "her halde!" Ne cesur ifadeler... Neye göre Haydi diyelim öyle... Avrupa -tamam ferah içinde de- kalbin boşluğu -kasalar gibi- öyle kolay dolmuyor ki!Yasin Hoca dünya ile ahireti kesin ayırmış. Felsefeci olmasına rağmen şimdiki zamanın (içinde) sonsuzluğu barındırdığını unutmuş. Hemen hüküm vermek sıradan insanlar için sıradan şeyler de... bir yere çıkmışlar için sağa sola daha bir bakmak lazım ve mühimin ötesinde; elzem ve ehem... Bir kere duvarcı ustasından padişahına tekkeyetasavvufa mukayyet tarikat yolundan gelen bir cemiyet kolay kolay dünya metaınaparça parça olmuş bez parçasına dönüp bakar mı Misafir olduğunu bilen; oradaki eşyalarla nasıl bir mübaşeret kurabilir ki! Hırz-ı can ile eşyaya yapışmak da bu insanlara -sizin kelimenizle- etik gelmez. Mal da yalan mülk de yalan, diyerek Yunuslaşmışlar; bildiğimiz "mutlulardan" olmaz elbet. Dünyaya Esma levhası ve ahiretin tarlası dışında kıymet vermeyenlerle; bir sefer geldiğimiz bu yerde ayş ü taraba dalalım ne görsek alalım diyenlerle bir olabilir mi! Aklıma takılır kalır şeylerden ki... insan burada ne ise orada da o... Dünyada cehennem bir yüz; ahrette nasıl cennet bir yüze dönecek! Felsefeci dediğin "şaş" cihetten değil; "şeş" cihetten düşünür. Bu ve kafamıza takılan neleri oturup müzakere etmeye ne çok ihtiyaç var. Farklı düşüncelerin bir arada olması güzelliğini de bi' düşünsenize! Ufkunuzun açıldığını, soruların sizi heyecana getirdiğini... Sorsam mı sormasam mı korkusunu atmış insanlar içinde olduğunuzu hayal edin! Mesela önce Münazarat'ı şöyle birkaç hafta okusak. Sonra Muhakemat'ın derin ve dalgalı sularına dalsak... Hakikat, belagat, akide unsurlarının kapılarını çalsak... Saadet nedir, diye kime sormalıyız acaba! Yasin Hocalara sorsak keyfimiz kaçar. Hele okullardan huzursuzluk diplomasının alındığını gören anne babaların bir zamanlar çocuklarını okula göndermek istemeyişindeki ürkeklik bir yerlere dayanıyor