Bilgin Abi'nin günlük defterinden (7) - Ân diyarı (91)

Selim Ali'nin canı sıkkındı. Hayat durmuş muydu bir yerlerde

Bir de hep aynı yüzlerle yüz yüze gelmenin verdiği o eksi enerji... Zamanlar birbirine mi benziyordu Doğan, batan günler: "Tekrarını ömrün eder ilan." dediği miydi şairin Anlaşılan böyle durumlarda Bilgin Abi'nin günlüklerine dalıp giderek rahatlayacaktı. İyi de oluyor; birçok konuya öteki pencereden bakmanın keyfi de bir başkaydı; hani!

HÜRRİYET

Hürriyet, abi, hürriyet...

Ötesi sefalet...

CİMRİ

Kaz gelecek yerden; tavuk esirgenmez, diye bir söz yerleşmiş kulağımıza... Ya Cennet gelecek yerden; dünya es-irgenir mi Bu, pespâye esirgeme olur ki...pes yani! Cimriliğin bu kadarına söylenecek sözler de esirgenmez; kolla kendini!

ÂCİZ VE FAKİR

Ne yaparsan yap; güçlü değilsin. Dünyayı satın alsan; güneşi alamazsın. Alsan n'olacak; hiç! Mevsimlere sözün geçmez ki. Bir kelebek uçuramazsın, bir gülü açtıramazsın da bu neyin böbürlenişi Git şurdan; gel buraya!

SAVAŞ VE BARIŞ

Savaş yarışında herkes kaybeder; barış yarışında herkes kazanır!

ÖLÜMSÜZLÜĞÜ GÖRMEK

Öleceğimizi bile bile; (güle güle) yaşıyoruz!

Kışlarda ölerek, baharlarda dirilerek... Ölümsüzlüğü gördüğümüzden olsa gerek!

KALEM VE KILIÇ

Sorsalar: "Kalem, kılıçtan keskin!" deriz. Deriz de... boyuna kılıcı bileyleriz. Kalemin ucunu paslandırırız; nedense!

Ne; dense

DOKTOR VE ÖĞRETMEN

Doktor yanlış ilaç verince bedenimiz; öğretmen (yanlış kelime) verince ruhumuz yaralanıyor ve belki ölüyor! Birini görüyoruz; öbürüne körüz... Bu nasıl gaflet!

HIRSLARA VEDÂ

Çok şeyi çook; çok abartıyoruz da...

Hem; ölümlü bir dünyada değil miyiz!

Vedâlara alışsak iyi olur; hırslarımız durulur biraz!