Yalanlar dizi dizi; siyaset batırdı bizi!

"Yalan yalana mukaddeme" olduğun-dan yalanlar peş peşe sökün eder! Bir yalan bir başka yalanı dâvet eder. Meselâ, birisine, "Baban evde mi" diye sorulduğunda, eğer evde olup da, "Hayır, evde değil" derse, peşinden diğer yalanlar sökün edecektir:

"Peki nerede", "Çarşıya gitti!", "Niçin", "Bir şey satın alacak", Peki, ne zaman döner", "Akşama, pardon filanlara uğrayacaklar, belki de hiç dönmezler!" Sorular arttıkça yalanlar da artar.

İşte, "Yalan olarak hamiyet maskesini takınan bazı herifler"2 yüzlerce kez "Yerli uçağımızı yaptık, daha önce ne buzdolabı, ne elektrikli fırın vardı, şimdi Avrupa bizi kıskanıyor!" yalanlarıyla toplumu oyalayanlar... Yüksek enflasyon, faiz, zamlar ve ekonominin çökmesi, "Bir tane sıdk doğru, bir harman yalanları yakar. Bir tane hakikat, bir harman hayalâta müreccahtır tercih edilir."3 hakikatini de ispat etti.

Sual: Bir maslahata bir faydaya binaen kizbin yalanın caiz olduğu söylenilmektedir. Öyle midir

Cevap: Evet, kat'i ve zaruri bir maslahat için mesağ-ı şer'i Şer'î izin; şeriatın verdiği müsaade vardır. Fakat hakikate bakılırsa, maslahat dedikleri şey batıl bir özürdür. Zira usul-i şeriatta takarrur ettiği yerleşmiş, kararlaştırılmış İslâm şeriatının temel usulü, kuralı veçhile, mazbut derli toplu, düzenli ve miktarı muayyen olmayan ölçüsü belirlenmiş olan bir şey, hükümlere illet ve medar sebep olamaz; çünkü, miktarı bir had altına alınmadığından ölçüsü belirlen-mediğinden suistimale uğrar. Maahaza, birşeyin zararı menfaatine galebe ederse, o şey mensuh Geçersiz kılınmış, hükümsüz bırakılmış ve gayr-ı muteber geçersiz olur. Maslahat, o şeyi terk etmekte olur. Evet, alemde görünen bu kadar inkılaplar ve karışıklıklar, zararın, özür telakki edilen maslahata galebe etmesine bir şahittir."4