"Vefat etti vefa!"
Vefa; sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılık ve sadakatte kararlı olmak; dinî, imanî insanî, vicdanî mesuliyetlerini yerine getirmek
Dostlarını sevmek, ihtiyaç hâlinde yardım etmek ve bu hasletler de devamlılık demektir. Dost, kan ve komşuluk bağı olmaksızın sevdiklerine, mü'min kardeş-lerine, arkadaşlarına şartsız bağlılık, yardım ve tesanüd etmektir.
Hakikî dost, asla yarı yolda bırakmaz. Muvaffakıyetinizi kendi başarısı gibi görür; başarısızlığınızda teselli ve yeniden girişimde bulunmanız için teşvik ve motive eder; moral verir. Faraza, siz ondan uzaklaşsanız da o sizi izler ve tehlikelerden korumaya gayret eder.
Bediüzzaman mü'min "Kardeşlerinizin mezi-yetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir..." diyerek vefanın özelliğini şöyle vurgular: "Mesleğimiz haliliye olduğu için, meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise, en yakın dost ve en fedakâr arkadaş ve en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder."1
İşte "hıllet" budur! Yani, vefalı dost, biribirine "Birer tesellici ve ahlâkta ve sabırda birer nümune-i imtisal örnek, model ve tesanüd ve taltifte dayanışma ve gönlünü hoş etmede birer şefkatli kardeş ve ders müzakeresinde birer zeki muhatap ve mücîb ve güzel seciyelerin in'ikâsında huy ve ahlâkî davranış-ların yansımasında birer ayna"2 olmaktır.
Vefasızlığa derinlemesine girmeyelim; -zira, karanlıklı, derin, basınçlı ve ürkütücüdür- bütün bunların zıddıdır işte!.. Bediüzzaman, Kosturma'da esarette iken, "O sıralarda, en sadakatli zannettiğim bir arkadaşımda, umulmadık bir sadakatsizlik ve hatıra gel-mez bir vefasızlık gördüm. Hayat-ı dünyeviyeden bir ürkmek geldi..."3 diye yakınır vefasızdan!