Vatandaşta bu ense varken...
Zengin, güçlü zorba, parasız-pulsuz birisine, "Şu adamın ensesine bir şaplak indirsen sana şu kadar para!" veririm der. Şaplağı indirince, "Ne var be, kimsin sen" tepkisine, "Kusura bakma, arkadaşıma benzettim..." şeklinde cevap verir.
Zengin adam daha fazlasını teklif eder iki, üç derken uyduracak bahane bulamaz, "Onda bu para, sende de bu ense varken daha çok şaplak yersin!" der.
İktidarın yüksek enlafsyon, zam, faiz (yüzde 45'lerde), vergiler ile malımızı çalarak açlığa mahkum etmesinin özeti şudur: "Reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da sizden almışlar veya dimağınızda hapsetmişler."1
Bu müthiş zorbalık ve soyguna "Dur!" demenin yolunu Bediüzzaman'dan öğrenelim: "Bir millet cehaletle hukûkunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder."2
Kimse, "Vatan, millet, Sakarya!" sloganlarına aldanmasın! "Bir mâsumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenâb-ı Hakkın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez."3
Adalethukuk, eğitim, sosyal barışı olduğu gibi ekonomiyi de çökerten Bediüzzaman'ın, "Katiyyen aleyhindeyim" dediği, "Riyaset-i şahsiye"4 yani, şahsa, kişiye dayalı müstebit Türk tipi ucûbe "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'dir. Ve tüm yolsuzluk, rüşvet ve suistimallerin kaynağıdır:
"Meşrûtiyet (demokrasi) ile sû-i istimâlâtın ekser yolları münsed (setlenmiş, kapalı); istibdatta ise açıktır."5