Siyaset, karakter ve ahlâkı nasıl bozar
Kişiyi başkalarından ayıran, farklı kılan rûh, duygu ve davranış özelliklerinin bütününe kişilik şahsiyet deniyor.
Her insanın veya kişiliğin nesnel, objektif, hakiki, afâkî yönü var. Kişilik, "Bireyin başkalarıyla kurduğu ilişkilerdeki tepki ve kendisini gösterme biçimi"1 diye tanımlanır. Diğer ifâdeyle; bir insanı başkalarından ayıran özelliklerin tamamını, çevresine uyum sağlamak için geliştirdiği davranış biçimini belirtir. 2
Gözlerimizi bağlayıp, yabancısı olduğumuz ıssız bir adaya bıraksalar; ne yaparız Önce kendimizi kontrol edip çevremizi; ardından karnımızı nasıl doyuracağımızı araştırırız. Sonra nasıl mutlu ve huzûrlu bir hayat süreceğimizi düşünürüz. Ve neticede de, "Bizi buraya kim, ne için gönderdi, bundan sonra nereye sevk edecek" suâllerinin cevaplarını bulmaya çalışmaz mıyız
İnsan kendisini, evvelâ kendisine; sonra âilesine, ardından çevresine, peşinden "mevcudata" ve ennihayet Yaratanına göre tarif eder; yerini belirler. Buna göre de mânevî cephesini inşâ, duygularını ihya ve dizayn etmeye sıra gelir. Psikologlar, psikanalistler veya psikiatristler buna, "kişilik, yâni şahsiyetini bulma" derler. Aslında kişilik; karakter, huy, mizaç ile eş anlamlı olarak da kullanılır. Mizâç ve huy; günlük hayatımızda, kişiye has oldukça sınırlı ve belirli hissî tepkiler ile bunların yoğunluğunu ihtivâ eden durumlardır.
Karakter de, kişilikle eş anlamlı ve kişiye has duygu, düşünce, tutum, davranışların bütünüdür. Karakterimizi, şahsî özelliklerle, içinde yaşadığımız âile, toplum ve çevrenin ahlâkî değerleri, yargıları oluşturur. Kişiliğimizi; biyolojik ihtiyaçlar, tecrübeler, içinde yaşadığımız toplumun bize yüklediği roller belirler. Karakterli olmak; iyi, güzel, doğru yapmak, fedâkârlık ve başkalarını sevmek gibi olumlu hasletlerle bezenmek demektir.