Şeriat ahlâk ve fazilettir

Şeriat, Kur'an ve Sünnet-i Seniyye'dir. Bediüzzaman, "Şeriat da yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nispetinde siyasete mütealliktir; onu da ulü'l-emirlerimiz düşünsünler."1 der. Bu cümleyi anlamaya çalışalım:

Kur'ân'ın 6666 âyeti, 114 sûresi vardır. Yaklaşık 1000 âyet tevhid, 1000 nübüvvet, 1000 haşir, 1000 âyet ibadet ve adaletle ilgilidir. Kezâ, Kur'an'da, okuma, tefekkür, ilim, hikmet, gözlem, tetkik, kitap, kalem, yazma ve malzemeleri, vs. üzerine 780'i aşkın ayet var.

Dilimize Arapça'dan geçen "devlet" kelimesi kök itibariyle D-V-L olup bu da "hareket ettirmek, döndürmek, dolaştırmak, çekip çevirmek, mevki, nüfuz, şeref, ikbal, servet ve mutluluk anlamındadır. Kur'ân'da devlet kelimesi ne sözlük ne de bugün kullandığımız anlamında kullanılır. Ancak hemen hemen aynı anlama gelebilen "dûlet" şeklinde geçmektedir: "Key lâ yekûne dûleten beyne-l-a?niyâ-i minkumMallar içinizdeki zenginler arasında dolaşıp durmasın"2

"Bir diğer âyette de devlet; zafer, galibiyet ve yaralanmalar gibi hususlar hakkında "Bu gibi günleri insanlar arasında bazen lehe ve bazen de aleyhe döndürüp dururuz.'3 derken geçmektedir. Şu halde her iki âyette geçen anlamlar üzerinde semantik bir bağ oluşturursak; mal ve mülkün kazandırdığı zenginlik ile savaşlarda elde edilen galibiyetin siyasi iktidarın önemli kaynaklarından olduğu hükmüne varırız.

"Kur'ân'da yönetici, iktidar, insan toplulukları vs. ile ilgili kelimeler kullanılmaktadır: Hüküm, mülk, ümmet, imamet, velayet, halife, itaat, bî'at, ulu'l-emr gibi siyasi anlam taşıyan kelimelerin kullanıldığını görürüz. Kur'ân siyasi meşruiyete yönelik evrensel ilkeler serdediyor. Bunlar kısaca adalet, istişare (şûrâ), insan haklarına riayet, emanetin ehline tevdi'i gibi ilkelerdir.4