Oruç, yemek bağımlılığını da tedavi eder!

Kulluğun önemli bir göstergesi olan orucun pek çok hikmetleri vardır.

Ferdî ve sosyal şuurun hayat suyu "Hem Cenab-ı Hakkın rububiyetine hem insanın hayat-ı içtimaiyesine hem hayat-ı şahsiyesine hem nefsin terbiyesine hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var."1

Kalb, ruh ve akıl oruç ile tekâmül eder. Çünkü, ön plâna çıkan, mideye bağlı organ ve duygular değil, manevî cephemizdir. Tıka-basa yeyip tok olanların akıl ve dikkatleri midelerinde, yiyeceklerde ve nefsî arzularındadır. Oruç, yemek bağımlılığını da tedâvi eder!

Oruç, şükrün anahtarlarından biridir. Nimetler içinde yüzen, ülfet ve gaflet perdesiyle, onların kıymetini düşünemez. Çünkü bir şeyin kıymeti, yokluğunda anlaşılır. Oruç ile nimetlerin değerini anlayan akıl, şükre yönelir.

Oruçlu, bilhassa iftar vaktinde, maddî ziyafetten daha ulvî ve lezzetli bir manevî ziyafetin sevinci ve huzurunu duyar. Padişahın veya büyük bir zatın ziyâfetine davetli olmak, yenen yemeklerden daha büyük manevî lezzet, zevk ve sevinç verdiği gibi, yeryüzü sofrasında, Sultan-ı Kainat'ın sayısız nimetlerinin bulunduğu bir ziyafetin dâvetlisi olduğunu düşünmek, bin kere daha büyük bir lezzet ve sevinç vermez mi

Oruç, nefsî arzulara esir olmaktan kurtarır; duygu hâkimiyet ve kontrolü sağlar! Oruç ile, duygu ve hislerine gem vuranların, başkalarının da esareti altına girmezler!

Oruç, insana âciz ve zayıf olduğunu hatırlatır. Acz ve fakrını anlayan, güç ve kuvvetini elinde tutamayacağını bilen insan, zulmedemez. Zulmeden zulme, haksızlık yapan, haksızlığa uğrar!

Oruç insanı âdeta melekleştirir. Hatta melekleri de geçebileceğini gösterir. Melekler yemezler, içmezler ve devamlı Allah'ı zikrederler. Ramazan'da yemez, içmez ve bir nevi melekleşir ve meleklerden kulluk üstünlüğünü alabilir.