Millî eğitim değil, zillî öğütüm, uzun kollu, uzun dilli dağıtım sistemi

Millî kelimesi millet ile ilgili, millete ait olan, sadece milletin olan manasındadır. Yani, başta inanç, örf, güzel gelenekler, adetler, milletin temel karakteri, haslatleri ve özellikleri demektir.

Örf, kanunlarla belirlenmemiş olmakla birlikte kanun değerinde olan, halkın kendiliğinden uyduğu, kural, prensip şeklindeki geleneklerdir. Haslet ise, kişinin yaradılışından gelen huy ve sonradan kazandığı özellik, huy, karakterdir. Müslüman Türk milletinin güzel milli hasletlerinden başında, doğruluk, adalet, meşveret, merhamet, hürmet, hürriyet, cesaret, nezaket, sevgi, vefakârlık, fedakârlık, alçakgönüllülük, sorumluluk, iyilik, yardım etmek, dayanışma, diğergamlık (empati) misafirperverlik, helal-haramalara dikkat, dürüstlük gelir. Türkler, bu insani ve ahlaki değerleri İslâmiyeti kabul ettikten sonra milli ruh ve karakterleri haline gelmiştir. Bu millet, X-XI. yüzyıllarda Kur'an ve Sünnet-i Seniyye'de tavsiye edilen bu değerleri milli haline getirmiş, çok önem vermiş, bu değerleri korumak ve kalıcı davranış biçimleri haline getirmek için çaba sarf etmiş, cihad etmiştir. Ve Türk milleti 1000 yıldır İslâmın bu değerlerini yaşamış, bayraktarlık ilânatını yapmıştır. İşte, milli dendiğinde milletin bu güzel haslet, ahlâki değerleri huy ve karakter haline getirmesidir.

Kötü hasletlere gelince, nefsimizde dört kötü hasletten bahsedilmiştir: Münaza'a: Allâh Celle Celâlühû ile çekişme, İbâ: Allah Tealânın emirlerinden kaçınmak, Azgınlık, İnkâr: Ahkâm-ı İlâhiyeyi kabul etmemek.

Diğerlerinden bazıları, yalan, riya (olmadığı halde iyi görünme, gösteriş) gıybet, tecessüs (insanların iç yüzünü, gizli taraflarını veya kusurunu araştırmak), kibir, hased, nemmamlık (lâf taşıyıcılığı), cimrilik, su-i zan (başkasının hakkında kötü düşünmek) Müslümanları başta olmak üzere, hakperest, doğru insanları hor görmek, iyi insanlara buğzetmek, vs., vs.