Kurtuluş; hürriyet ve adalette!

İslâm âlemi "imân, ibadet ve ahlâk" zaafı içinde. Eğitim, adalet ve toplumsal barış mefluç! Ve bazıları halen kurtuluşun siyaset ve tek adamla olacağını sanıyor!

Oysa, deccalizmsüyfanizm ve Kemalizmin kurguladığı günümüz siyaseti, "menfaat üzerine dönen canavardır." İstibdat, "başına buyrukluk, kural, kanun tanımazlık; hak ve hürriyetlerin bulunmadığı tek adam veya zümre yönetimi, dolayısıyla "Zulüm ve tahakkümdür."1 Müstebit ise; baskıcı, despot; zalim, haksız, acımasız, katı yürekli ve kıyıcı kimsedir. Öyle ise, kurtuluşu siyaset ve istibdattan beklemek ne büyük gaflet!

Kurtuluş reçetesi ne Yüz milyonlarca Müslümanın "Ayaklarına konulmuş çeşit çeşit istibdatların kayıtlarını, zincirlerini açacak, dağıtacak, meşveret... âdâb-ı şer'iye ile" süslenen, imanın özelliği olan "hürriyet-i şer'iyedir."2 Meşveret-i şer'iye, dine uygun meşveret, fikir hürriyeti ve adalete riayet edilen meşverettir. Yani, ilim alışverişi, kollektif şuur, katılım, birlikte çalışma ve çoğunluğa göre alındığı sistem ve yönetim biçimidir. "Hürriyet-i şer'iye" ise, Şeriatın (İslâmın) öngördüğü; suçlunun adaletle cezalandırıldığı; kimsenin kimseye tahakküm ile baskı yapmadığı, fertlerin meşrû (kanunî) haklarını şahane kullandığı zemindir.

Evet, asıl kurtuluşumuz, "Dünyada beşer saadetinin bir sebebi ve hâkimiyet-i milliyeyi temin ile... istibdat ve tahakkümün belâsından kurtaran meşveret-i şer'iyenin mayasıyla mayalandıran meşrutiyet-i meşrûâ"dır.3 Yani, dine, şeriata, hukuka uygun meşrutiyet, demokrasidir. Yönetici, meşrûiyetini idare ettiği devletin gerçek sahibi cemaat ve milletin ona verdiği yetkiden alır.