Her hatırladığımda ve bilhassa 6 Nisan'da içim "cız!" eder.
Zira, bu tarih; korkuyu korkutan kahraman Mehmet Kutlular Ağabey'in vefat yıldönümüdür. Zübeyir Gündüzalp'ten aldığı istikâmetli meslek ve meşrebe sadâkat çizgisini muhafaza etmiş ve herkese nümune-i imtisâl olmuştu...
Müstebit, Kemalist, derin güçler herkesi sindirip susturduğu en dehşetli zamanlarda bile hak ve hakikati en cebbarların yüzüne dahi haykırmıştı. İstihbaratçıların, "Mehmet Bey, çok tehlikeli zamanlardayız, yalnız dolaşma!", tehditine beş para önem vermemiş, "Ondan sonra daha da yalnız gezmeye başladım!" demişti. Evet, "Zaaf ise, düşmanı tevkif etmez durdurmaz, teşci eder cesaretlendirir."1 dersini almıştı Üstadından...
28 Şubat 1997 darbe-i münafıkânesi sürecinde askerî bir törende bir general, Hz. Peygamber'e (asm) saldırmıştı. Dinî gruplar dahil kimseden ses çıkmazken -düzenlediği basın toplantısında- "Paşa haddini bilsin. Peygamber Efendimize (asm) ve dinimize hakaret edemez" çıkışıyla herkesin yüreğine su serpmişti. Keza, "Deprem, devlet âlet edilerek Müslümanlara yapılan zulme karşı İlâhî ikazdır" dedi. Onu iki yıl bir gün hapis cezasına çarptırdıklarında yurt dışındaydı; döndü, "Sözlerimin arkasındayım" dedi, haksız cezayı şerefiyle çekti!
Resmî kanallarla yapılan büyük maddî destek ve imkânları Üstadına ittiba ederek elinin tersiyle itmişti! Ne yazık ki, bazı temayüz etmiş kişileri yanıltarak, "Tamah yüzünden avladılar!" "Nurculuğu sulandırmak için de başka grupları sahaya sürdüler."2

85