İnsanlığa faydası dokunan gayr-i müslim ebediyen Cehennemde mi kalacak
Herkes bilir ki, dünyevi her makam-mekâna bile girmenin şartları var. İmtihanı kazanmayan okula, resm-i gayr-i resmi işe girebilir mi
İsyan eden, hukukları çiğneyenler hepse atılmıyor mu Peygamberimiz (asm), "İman etmedikçe Cennete giremezsiniz."1 buyurmuş; rükünlerini, "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayrına, şerrine inanmandır."2 diye sıralamış. Cennetin pasaportu, vizesi imandir... Müebbet Cehennemden kurtulmanın yolu iman.
Şu kâinatın Halık'ı sonsuz adalet, merhamet ve şefkat sahibidir. İnsanlığa faydası dokunup hizmet edenleri ebedî (müebbet) Cehennemde kalmalarına nasıl müsaade eder" Cevap:
"Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var. O kâfir ya ademe (yokluğa, hiçliğe) gidecektir veya dâimi bir azap içinde mevcut kalacaktır. Vücudun, velev cehennem de olsa ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zira adem şerr-i mahz (sırf şer ve çirkin) olduğu gibi, bütün musibet ve mâsiyetlerin de merciidir. Vücut ise velev cehennem de olsa hayr-ı mahzdır (mutlak hayırdır). Maahâzâ kâfirin meskeni cehennemdir ve ebedî olarak orada kalacaktır."3 Hatırlatalım: "Türk Ceza Kanununun 47. maddesine göre; "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası hükümlünün hayatı boyunca devam eder..." Aklı başında, şuuru yerinde her mahkum, idam olmak istemez; çok ağır şartları da olsa, müebbet hapsi tercih eder. Dünyada milyonlarca müebbet mahkum buna delildir.
Bediüzzaman şöyle devam eder: "Fakat kâfir kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise (hak etmişse) amelinin cezasını çektikten sonra ateş ile bir nevi ülfet (alışkanlık) peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları âmal-i hayriyelerine (iyi işlerine) mükâfeten şu merhamet-i İlâhiyeye mazhar olduklarına dair işârât-ı hadisiye (hadis-i şeriflerin işareti) vardır."4