Ferd, 100 dâhi derecesinde de olsa mağlup olur!
Bir kardeşimiz, "Bazıları, 'Bu ülkeyi filan kişi ihya eder, falancası batırır. Hizmetleri falan adam götürüyor veya şu aksaklıkların tek suçlusu filan kişidir, filanca toplumu tehlikeye attı!' iddialarına nasıl yaklaşmalıyız" diye sordu.
Şuradan başlayalım: Risale-i Nur'da bütün sorular cevaplandırıldığı gibi, tüm felsefik, fasit, yanlış düşünce ve bakış açıların doğrusu ortaya konmuştur. Bu iddia da psiko-sosyal kurallara terstir. Birkaçını nakledelim:
"Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı mânevî hükmeder ve dayanabilir."1 (Cemaat; yalnız dini hizmet ve ibadetlerde değil, ilim, sanat, teknoloji, ticaret ve hayatın sâir tüm alanlarında geçerli!)
"Şimdi hâkim, şahıs değil, efkâr-ı âmme kamuoyu olduğu için... Şahs-ı vâhid, şahs-ı mânevîyi kandıramaz ve tenvir edemez."2
"Cemaatte olan kuvvet, ferdde yoktur.3
Ferd dâhi de olsa, cemaatin şahs-ı manevîsini karşı sivrisinek kadar kalır."4
"Şahıs ne kadar dâhi ve hattâ yüz dahi derecesinde olsa... mağlûptur."5
İşte bu psiko-sosyal gerçekleri dikkate almayan başta Türkiye olmak üzere, İslâm âlemindeki devlet, cemaat, toplum yapılanmaları, "Hem de ilme istinatla devletlerinin teşekkül"6 etmediğinden perişandır! Başarı ve kabahati ferdlere yüklemek cehalettir!
Buna göre milletin, toplumun, cemaatin ilerleme ve gelişmesi veya batırılması bir kişiye endekslenemez! O hâlde, meşveret, meşrutiyet, demokrasi, hür parlamenter sistem, kısaca, "Meşveret ve istişâre esastır."7 Ve, "Asya kıt'asının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şûrâdır Meşveret, meclis, parlamenter sistemdir.