Ey 2024'ün hayvansever hayvan hakları savunucuları!..
Hayvan hakları hakkında kanunların çıkarıldığı 2024 Türkiye'sinde ve dünyada köpek, kedi, ve av hayvanları katliamları devam ederken 1400 yıl geriye, miladî 11 Ocak 630'a gidelim; gördüğümüz tüm insanlığın vicdanını harekete geçirecek dünya ve ukba çapında bir tablodur:
Muhammed-i Arabî (asm) 10 bin kişilik ordusuyla Mekke'nin fethine giderken yolun üzerinde süt emen yavrularını korumak için hırlayan bir köpek gördü. Şefkat abidesi Allah'ın elçisi, Cuayl bin Suraka'ya, ordunun tamamı geçinceye kadar o köpeğin başında nöbet tutmasını, onu ve yavrularını korumasını emretti."1
Peygamberimizin (asm) varisi ve Asr-ı Saadet merhamet, şefkat duygusunu çağımıza taşıyan Bediüzzaman (ra), sineklerin, balıkların rahatsız edilmemesini, kertenkele gibi hayvanların ifna edilmemesini, "Bu hayvanların yaradılış hikmetleri ta'dad (saymak) ile bitmez" diyerek talebelerine akıl ve vicdanlarına hitap ederek anlatır ve ikna edermiş. Değil köpekleri öldürmek, gıybetlerini etmekten dahi men etmişti. Hepimize, bilhassa hayvan hakları savunucularına verdiği dünya çapındaki ders şöyle:
Talebelerin cami odasında kavurmaları vardı. Bir gün kapıyı açık bırakılır. İçeri giren bir köpek kavurmaları yemiş. Bir tertiple köpeği tekrar celbedip, sopa ile döveceklerdi. Üstad Bediüzzaman bunu öğrenince, onları vazgeçirmek istedi. Molla Resul, "Seyda biraz kıymamız vardı. Biz kıyamıyorduk ki, yiyelim. Halbuki bir köpek gelerek hem kıymayı yemiş, hem de küpü kırmış. Bize zarar verdi. Nasıl biz onu dövmeyelim' diye mazeretlerini söyler. Üstad: