Everest Tepesi'nde sevap mı var
Bazıları cüz'i bir maaş için grizu patlamalarına hedef olabileceğini bile bile yerin derinliklerine iner. Kimi, altın için hayatını tehlikeye atarak sırtındaki büyük bir çuvalla uçurumdan yüzlerce metre yukarıya tırmanır.
Yapılan araştırmalara göre, dağcıların üçte biri kesinlikle ölüyor. Üçte biri kesinlikle ağır sakatlıklara maruz kalıyor. Geride kalan üçte biri de tavmalara... Geçtiğimiz senelerde haberleri yapılmıştı, 12 kurtarıcı dağcı kurtarmaya giderken yuvarlanmış, kendilerini bile kurtaramamışlar.
Madem öyledir, neden sonu ölüm ve en azından ağır sakatlık olan dağların zirvelerine tırmanıyorlar Dağların zirvelerinde sevap mı, gümüş mü, altın mı, elmas mı var
"İnsanda, ekseriyet itibarıyla hubb-u câh denilen hırs-ı şöhret ve hodfüruşluk ve şan ü şeref denilen riyâkârâne halklara görünmek ve nazar-ı ammede mevki sahibi olmaya, ehl-i dünyanın her ferdinde cüz'î-küllî arzu vardır. Hatta o arzu için hayatını feda eder derecesinde şöhretperestlik hissi onu sevk eder."1
Hubb-u câh; şöhret düşkünlüğü, makam sevgisi ve rütbe hırsıdır. Şöhretin en büyük afeti ve hastalığı ise riyadır, yani, gösteriştir. Olmadığı halde kendisini öyle göstermektir. Bir çavuşun kendisini paşa rütbesinde göstermesi gibi çok sıkıntılı bir durumdur.
Demek, "Hayatını feda eder derecesinde şöhretperestlik hissi onu sevkeder!" Dağa tırmananlar, tehlikeli gösteriler yapanlar gibi.