''Dosdoğru şahitlik edin''

Ehl-i hizmet bir kardeşimizle, "haklar ve adaleti" müzakere ederken, "Üstad 'Pencerelerden seyret, içlerine girme!' dememiş mi Ben öyle yapıyorum!" diye düşüncelerini beyan etti. Ona dedik ki:

Aziz kardeşim, Üstad Bediüzzamanın (ra) bu sözü tevhidle ilgilidir. Meslek, meşrep, hak, hürriyetler, adalet aramak aramakla ilgili değil. Ki, cümlenin geçtiği pasaj şöyle:

"Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat, bir Kadîr-i Rahîm'in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et. Ona bırak; cefâsını değil, safâsını çek. O hem Hakîmdir, hem Rahîm'dir. Mülkünde istediği gibi tasarruf eder, çevirir. Dehşet aldığın zaman, İbrahim Hakkı gibi 'Mevlâ görelim neylerNeylerse güzel eyler' de, pencerelerden seyret, içlerine girme."1

Evet, hak, hürriyetler, adalet söz konusu olduğunda ve gerektiğinde "pencerelerden" girmek gerekir! Çünkü, merdivenaltı haksızlıklar pencerelerden görülmez! Rabbimizin, "Kendi aleyhinizde, anne-babanızın, akrabalarınızın aleyhinde de olsa dosdoğru şahitlik edin."2 mealindeki fermanı seyretmemeyi icap ettirir.

"Bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle düzeltiniz elinizle düzeltemezseniz dilinizle, dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğz edin..."3 mealindeki hadis manidardır. (Ki, eliyle yetkililer, resmi vazifeliler düzeltecektir.) Üstad Bediüzzaman (ra) nasıl tefsir etmiş

"İnsan, medenî-i bittab olduğundan ebnâ-yı cinsinin hukukunu muhafazaya haklarını korumaya ve hakkını onlar içinde aramaya mükellef..."4 cümlesiyle müdahil olma mecburiyetini ifade eder. "İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın; mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız, bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz..."5 mihenge vur der.