Türklük sözleşmesi ve seçimler

Çözülmeyen toplumsal ve etnik sorunlar, baskı altında tutulan sorunlar sınıfına girerler. Baskı altında tutulan kritik sorunlar, baskının doğallaşması, özgürlük alanların daralması vesilesiyle rejimlerin tabiatına, toplumların siyasi algılarına tesir ederler.

Kürt meselesi ortada. Bu meselede uygulanan baskının Kürtler kadar, demokratik düzene de pek çok bozucu ve olumsuz etkisi var. Bunlar arasında Kayyumlar örneği önde gelir. Geçtiğimiz beş yıl içinde, Kürt siyasi partilerinin kazandığı tüm belediyelerde seçilmiş başkanlar görevlerinden alındı, yerlerine "kayyum" olarak devlet memurları atandı. HDP ve DBP'nin kazandığı tüm belediyelerde sistematik olarak aynı işlemin yapılması, yasaların seçilmiş kişileri görevden almaya ilişkin tüm hükümlerin içerik ve gerekçelerini aşmış, siyasi karar ve uygulamaya işaret etmişti. Söz konusu siyasi partileri, kendi söyleminde terörün uzantısı yapı ilan eden siyasi iktidar, bu uygulamayla ideolojik bakışını, keyfi bir şekilde adeta yasal öge haline çevirmiş, buradan fiili bir yasa-yargı-uygulama düzeni üretmişti.

Türkiye'de son yıllarda iktidarın gayri meşru ve keyfi bakışını yasal uygulamaların kılıfı haline getiren, en etkili iktidar girişimi esasen bu olmuştur.

Kürt meselesiyle, Gezi olaylarıyla ilgili ideolojik iktidar söylem, adım adım savcı ve yargıç kanaatlerine dönüşmüş, iddianamelere ve hükümlere yansımıştır. Kavala, Gezi hükümlüleri, Can Atalay gibi pek çok örnek bulunmaktadır.

Kayyumlar meselesi ise otoriterlik ve keyfilik kremasının üzerindeki çilek gibidir. Bu uygulamayla, demokrasinin, temsili demokrasinin ruhu, özü yok edilmiştir. Bir ya da birkaç istenmeyen siyasi partinin tüm seçilmiş temsilcilerinin görevden alınması yerine devlet memurlarının atanması, sandık-seçmen iradesinin hiçe sayılması, bir egemenlik ihlalidir, esasında de otoriter bir yöntem olarak tarihe geçmiştir.

Kim, hangi mantık, hangi akıl tersini söyleyebilir: Bu, çözülmeyen, yok sayılan, baskı altında tutulan sorunların siyasi rejimleri etkilemesinin, bedeli demokratik düzenlere çıkarmasının dehşetli bir örneğidir

Dahası ve vahimi var.

O da bu durumun, bir süre sonra toplumun hatırı sayılır çoğunluğu tarafından, doğal, normal kabul edilmesi, rahatlıkla sindirilmiş olmasıdır. Anayasal düzeyde Türk usulü başkanlık sisteminin toplumsal yansıması diyelim: Toplum düzeyinde Türk usulü demokrasi

Apartheid rejimi döneminde Güney Afrika'da veya başka yerde Güney Afrikalı seçkinlerle karşılaşıp, konuştuğunuz vakit, garip bir çelişkiyle karşı karşıya kalırdınız. İyi eğitimli, hukuk bilir, çoğu konuda liberal eğilimli beyazlar, Güney Afrikalı siyahlar söz konusu olduğunda hak ve özgürlüklere tüm kapıları kaparlardı. Demokrasi, hak ve özgürlük sadece beyaz alanla ilişkiliydi. Zihinlere yön veren bir tür "Beyaz sözleşmesi"